VBB

25 Eylül 2013 Çarşamba

Zamanda virgül



   Birkaç harf düştü toprağa bulutların dilinden: İnsanlar buna “yağmur” dediler...

   Gökyüzü konuşmak istedi yerdeki Adem'le: Belki yalnızlığını bir nebze azaltabilirim, dedi. Adem, Havva'sız günlerinde Güneş'le konuştu. Üşümedi hiç, çünkü güneş ona yoldaşlık yaptı. Sonra Ay'la konuştu. Karanlıktan hiç korkmadı, çünkü Ay da ona yarenlik etti.

   Ayakları çok yol tepti Adem'in... Uzun yürüyüşlerde kuşlar gördü renk renk, ses ses... Dağlar gördü günün her saati ayrı güzel. Sular gördü mavi, yeşil; sular gördü uçsuz bucaksız... Toprağı kokladı, bitkilerin yeşilini sevdi...

   Ayakları çok yorulunca bir ağaç dibine oturdu Adem. Varlığı ve yokluğu düşündü. Tanrı'yı, cenneti, en sonunda Havva'yı düşündü... Başka kimseyi bilmiyordu ki Adem... Havva'nın da bu uçsuz bucaksız sahralarda kendisini aradığını bilmiyordu.

   Uzun yıllar geçti, sonunda Adem'le Havva buluştu. Birlikte olunca her şeyin anlamına vardılar. Tepelerinde mavilikler, ayaklarında ucu bucağı görünmeyen toprak... Ağaçlara ağaç demeyi, dağlara dağ demeyi öğrendiler. Toprağın bir anne şefkatiyle yaratıldığını öğrendiler. Sonra göklerin hırçın tabiatini gördüler; bir gülümsüyor, bir asabileşiyordu... Dalgaları dinlediler, rüzgarın ve yağmur damlalarının şarkısına el çırptılar...


   Bize gelene kadar milyonlarca Adem ile Havva var oldu. Hepsi de bu dünyaya ayak izlerini bıraktı. Ayak izleri ki zamanın çentikleridir; saniye saniye, dakika dakika, saat saat, gün gün... Yıllar boyunca, asırlar boyunca...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder