VBB

21 Eylül 2013 Cumartesi

Beni rüyalarıma gömün...



   Çocukluğumda gördüğüm rüyalar ne kadar gerçekçiydi... İnanmamdan dolayıydı belki de gece düşlerine. Ne korktum, ne de altımı ıslattım çocukken... Ama büyüdükçe gözlerim ıslandı geceleri; korkudan değil, yalnızlıktandı...

   Düzlükte koşan bir at gördüm rüyamda dün gece. Yelelerini zafer sarhoşluğuyla savuruyordu, rüzgara nazire yaparcasına. Sonra, yanan bir ateş gördüm rengarenk. Çıkan dumanlar kuşa dönüşüyordu. Gökyüzünü binbir renkli kuşlar donatmıştı. Ve ben tüm bu olanların ortasında duruyordum...

   Bırakın da beni uyuyayım... Hiç uyanmasam keşke bu tatlı rüyadan. Sonsuza dek çocuk kalsam ve görsem tatlı rüyalar...

   Bırakın da uyuyayım... Ama bırakmazsınız ki... Allah'ın cezası her gün daha da büyütür bizi ve salar gerçeklerin koynuna. Yetişkin insanlar olarak hakkımız yoktur rüya dilenmeye. Sekiz saatlik uykumuz artık yalnızca bir zorunluluktur. Çalışmamız gerekir, yaşamamız gerekir... Çalıştırırlar ama rüya görmeyi de yasaklarlar... Hayal kurmak zaten imkansızlaşmıştır...

   Gerçekten ne zaman dinleneceğiz biz... Zavallı biz... Kendi medeniyetimizi kendi başımıza dert diye yaratan biz: İnsanoğlu... Ne zaman gerçekten dinleneceğiz biz? Ne zaman rüya görmeye vakit bulacağız? Ve ne zaman hayallerimiz suç olmayacak başkalarına?

   Beni öldüğümde geçmiş zamanın toprağına gömün. Tüm o unutulan tarihle birlikte yok olayım. Belki o zaman hatırlanmam ve rahatsız edilmem...

   Beni unutulmuş çağların bağrına gömün...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder