VBB

17 Eylül 2013 Salı

Yalnız ada...




   Yalnızız biz... Tüm dünya sırtını dönmüş, bırakmış bizi düşüncelerimizle başbaşa...

   Evet, hepimiz teker teker yalnızız... Her birimiz, yalnızlığından bir ada yaratmış kendine. O adada kendi Robinson Crusoe'luğumuzu yaşıyoruz. Hikayeden tek farkı; burada palmiyeler yok. Burada deniz de yok... Burada yalnızca kılcal damarlar var: Beynimizin, düşünmekten yorulmuş en eski parçaları...

   Kitap rafları dolu olsa ne fayda... Hepsi de sayfalar dolusu ahkam!.. Sohbet yok, gülücük yok, söz yok, şekil yok, kadın yok... Burnumda eski, küflü kitapların kokusu. Hepsi yaşlanmış artık; bana ne verebilirler ki... Belki birkaç satır masal, birkaç satır şiir, birkaç satır avuntu... İşte o kadar...

   Sığıntı mıyız bu hayatta? Yanlışlıkla dünyaya gelmiş olamayız; çünkü Tanrı'nın tesadüfü yoktur... Belki de planlanmış bir suikastiz biz; tanıdığımız tüm insanlara atılmış bir bomba... Belki yirmi yıl önce patladı, belki patlamayı bekliyor.

   Tek bildiğimiz şey: Hepimiz yalnızız. Hepimiz, kendi ruhumuzda, teker teker yalnızız... Bu çaresizliğimizle alay konusu oluyoruz Şeytan'a. Onun iblisleri ve köpekleri bile gülüyor bize. Parmakla gösteriyorlar bizi. Yüzümüze karşı savuruyorlar ateş kokan nefeslerini...


   Derviş hırkalarımızla yalnızca kendimizi kandıramıyoruz. Ruhumuz içten yalanlarımızı yutmuyor... Ya sokaklar? Sokaklar bize bir şans daha verecek mi bu gece vakti? Belki de şairin dediği gibi: “İtler bile gülecek kimsesizliğimize...”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder