VBB

20 Eylül 2013 Cuma

Dilimdeki söz...




   Yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuk gibi yazıyorum her yere... Ne yazdığımın bir önemi yok aslında; sadece öylesine karalıyorum... En başta da adımı yazıyorum ilk öğrendiğim şekliyle.

   Alfabelerin bir önemi var mı? Fark var mı aralarında? Bir çocuk hevesiyle karalarken boş kağıtları, yalnızca ben varım kendi evrenimde. Diller, harfler, alfabeler yok... Kurallar, sözlükler, öğretmenler yok... Yalnızca bir kurşun kalem var dilimin ucunda, durmadan yazan...

   Bulutlara kuşlar çiziyorum. Sonra da altlarına “kuş” yazıyorum; ne olduklarına iyice emin olayım diye... Evlerin boş duvarlarına pencere çiziyorum. Altlarına da “pencere” yazıyorum; çocuklar perdeleri aralayıp da sokağı izlesin diye... Boş arsalara yemyeşil ağaçlar çiziyorum. Belki bir baba gelir de dallardan birine salıncak kurar ipten. Bir çocuk sallanırken yaşar gerçekten çocukluğunu...

   Bomboş gözlerle baktığımız bu dünyaya, bir anlam katabilmek için yazıyorum. Her önemli cümlenin altını kırmızı kalemle çiziyorum kalınca: En ahmağımız bile fark etsin diye!.. Belki de sadece geçmişten gelen bir dürtüyle yazıyorum boş bulduğum her yere. Unutmamak için, unutulmamak için...

   Her yazıcı, tarihin o anını dondurur sayfaların üstünde. Bu yüzden Tonyukuk, kurtların çağını kazıdı kayalara unutulmasın diye... Unutmayalım diye...  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder