Görüp ahkam-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten (*)
(Namık Kemal - Hürriyet Kasidesi)
Bir zamanlar denizlerin mavisi insanları heyecanlandırırdı. Bir zamanlar toprak yalnız onurlu insanlar için meyve verirdi. Bir zamanlar ülkeler ele geçirilmemiş, yürekler köleleştirilmemişti henüz...
Çok çok eski zamanlardı... Namuslu adamlar bastığı yeri titretirdi; ahlaksızlara korku salardı. Güneş onları selamlar, bulutlar onları gölgelerdi. Martılar onlara şans getirirdi çok uzak adalardan. Vapur düdükleriyle gelirdi seher vakitleri...
Dedemin dedesinin zamanında, belki daha eski bir zamanda... Rüzgar bayrakları şevkle dalgalandırırdı. Güvercinler bilirdi hür bir göğü beklediklerini. Evler her akşam ezanıyla yeniden şenlenirdi. Sokaklar Arnavut kaldırımlıydı, çamurlu, dardı... Her daim at arabaları aşındırırdı eski şehrin yollarını...
O eski zamanlarda bir "Kemal" vardı. Şarjör gibi konuşurdu; mermi gibiydi sözleri... Korku, çocukluğundan kalan peri masalıydı ona; yatağının altında gizlenen... Arşınladı Babıali Yokuşu'nu. Köle ruhlu paşaları bir telaştır sardı. Rütbeler söküldü bakışlarıyla, düğmeler, sırmalar çözüldü... Titrek ayaklarıyla "ayak oyunları" çevirmeye koştular; bacakları kısa kaldı. Kemal, uzandı onlardan önce ta ötelere...
O eski zamanlarda adamlık koyu renkli bir festi; başlarda taşınırdı... Bir İstanbul beyefendisi gibi vakur; bir yeniçeri gibi cevval olabilmekti... "Boğaz"ın havasını korkmadan soluyabilmekti adamlık o eski zamanlarda... Gökyüzüne bakıp "Hürriyet" şarkıları söyleyebilmekti...
Adamlık, Kemal gibi yaşayıp Kemal gibi ölebilmekti...
---------------------------------------------------------------
* Zamanın hükümlerini doğruluktan ve esenlikten sapmış görüp
Onur ve şerefimizle hükümet kapısından çekildik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder