VBB

16 Eylül 2013 Pazartesi

Sırdaşım balballar




   Günler burada bir asır gibi geçer; asırlar göz açıp kapayıncaya kadar...

   Kervanların uğramadığı bir toprağım ben. Tanrı bile halimi hatırımı sormaz. Çiçekler küsmüş iklimime, yüzyıllardır açmaz... Yağmur uğramaz oldu yamacıma, rüzgarlar tanımazdan gelir... Güneş bile bir başka aydınlatıyor yüzümü...

   Benim suçum muydu ey Gök-Tengri? Ben mi yok ettim dev ordularını? Ben mi döktüm Umay Ana'nın gözyaşlarını? Atlar bir seher vakti göçtü sırtlarında erleriyle... Sonra çadırlar toplandı, ateşler söndürüldü. Göğümde dualar duyulmaz, nal sesleri işitilmez oldu.

   Göç etti bütün evlatlarım bir bahar vakti; geride anılarını ve benliklerini bırakarak... Göç etti en sevimli çocuklarım güneşin battığı topraklara; arkalarında atalarının mezarlarını ve yaşanmış zaferleri bırakarak... Gitti en gür yeleli yılkılarım binicileriyle. En yağız oğullarım, en güzel kızlarım gittiler; geriye unutulmuş sözcükler bırakarak...

   Tek sırdaşım ala dağlar kaldı. Unutmayayım, bir de sırdaşım balballar... Onlar ki en ketum sırlarımı saklar içlerinde. Onlar ki yüzyıllarla beraber bozkırın rengine bürünmüşler... Irmakların suyunu, gökyüzünün yağmurunu içmişler.

   Sevgili sırdaşlarım; balballar... Dokunmayın sakın onlara. Onlar ki bütün çağlara bozkırın gözüyle bakarlar...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder