![]() |
ressam: Grigoriy Gurkin |
Yazamıyordum... Sen, yazamamak nedir
bilir misin?
Koklayamadığım bozkırın
serinliği yerine geçiyordu hayaller. Çoğu zaman da koklayamadığım
her şeyin yerine... Sen burnu tıkalı kaç saniye durabilirsin
suyun üstünde?
* * * * *
Göremediğim her yerin adını
kağıtlara yazıp uçak yaptım. Belki kağıt uçaklar ulaşır
diye o uzak diyarlara... Beni burada sevemeyen herkesin tam tersine,
belki bir yerlerde düşer birilerinin kucağına: Merhaba...
Tanrı, annemden ve benden bir “can”
istedi ve aldı. Şimdi yarım kalple yaşıyoruz ağır aksak...
Dillendiremediğim tüm yoksunlukları yazdım kağıtlara. Zarfa
koyup yolladım Tanrı'ya; adresini bilmediğim göksel diyarlara.
Eğer birilerinin eline ulaşmışsa acele cevap; Cebrail, Mikail ya
da Azrail... Hiç fark etmez...
Çadır kuramadım topraklarına ey
dedelerimin doğduğu yer!.. Basamadım üstünüze dünyanın sahibi
misali... Yine de kanımda oranın nehirleri akar; kan değil...
Gözlerim rengini o topraklardan almış; iristen değil...
Yazamamak nedir bilir misin ey
atalarımın toprağı?
Elbette bilirsin... Kayalara
kazımıştın ruhunu, üflemiştin dağlara nefesini... Sonra da
koyu çamurundan bizi yaratmıştın Gök'ün izniyle.
Nereden bilirdin çocuklarının
senden bu kadar uzak düşeceğini...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder