DİVÂNÜ LÛGATİT-TÜRK'TEKİ ATASÖZLERİ VE ÖZLÜ SÖZLER
CİLT II
- Yüzge körme erdem tile: Yüze bakma(dış görünüşe bakma), erdem, fazilet ara. [kördi, 8]
- Uygur; yıgaç uzun kes, temür kısga kes: Ey Uygur; ağacı uzun kes, demiri kısa kes (çünkü demir ateşte uzatılabilir). [kesdi, 11]
- Buşmasar boz kuş tutar, ewmeser ürünğ kuş tutar: Sıkılmayan avcı boz kuş(doğan) tutar, aceleci davranmazsa beyaz kuş tutar. Bu sav, dileğine ermek için aceleci davranmamayı, sabretmeyi öğütler. [buşdum, 12]
- İwek sinğek sütge tüşer: Acele eden sinek süte düşer. [tüşdi, 13]
- Muş oglı muyavu togar: Kedi yavrusu miyavlayarak doğar (armut dibine düşer, deniyor). [togdı, 14]
- Taygan yügürgenni tilkü sewmes: Tazının hızlı koşanını tilki sevmez (hızlı tazı tilkiyi hemen yakalar). Bu sav, arkadaşları arasında faziletle sivrilen kişi için söylenir. Arkadaşları onu çekemezler, ona hınç beslerler. [sevdi, 15] / [taygan, 174, c: 3]
- Küç ildin kirse törü tünlüktin çıkar: Zulüm kapıdan girince töre, gelenek görenek bacadan çıkar. [çıkdı, 17] / [küç, 120, c: 3]
- Oglan suw töker, uluğ yanı sınur: Çocuk su döker, büyüğün bir yanı incinir. Bu sav, çocuğun yaptığı fenalık yüzünden ana babanın zarar göreceğini anlatır. [tökdi, 19]
- İwek ewge tegmes: Acele eden evine varamaz. [tegdi, 19]
- Tılın tügmişni tışın yazmas: Dille düğümlenen dişle çözülmez. Bu sav, sözünü yerine getirmesi istenen kişi için söylenir. [tügdi, 20]
- Tikmeginçe önmes, tilemeginçe bulmas: (Ağaç) dikilmedikçe bitmez, bir şey aranmadıkça bulunmaz. [tikdi, 20]
- Çaksa tütnür, çalsa bilnür: (Çakmak) çakılınca duman tüter, (söz) kulağa çalınınca bilinir. [çaldı, 23]
- İl kaldı törü kalmas: Ülke terk edilir, töre terk edilmez. [kaldı, 25] / [törü, 221, c: 3]
- Bir karga birle kış kelmes: Bir karga ile kış gelmez. [keldi, 25]
- Barığ otru tutsa yokka sanmas: Var olan öne konsa yok sayılmaz (misafire hazır olan şey ikram edilirse, bir şey verilmemiş sayılmaz). [sandı, 28]
- Tütüşmeginçe tüzülmes, tüpirmeginçe açılmas: Kavgaya tutuşmayınca düzen olmaz, tipi olmayınca hava açılmaz. [tüpürdi, 71]
- Tütün kopursa işlenür: Dumanı kurcalayan islenir. [kopurdı, 72]
- Tewi yük kötürse kamıç yeme kötürür: Deve yük götürünce kaşığı da beraberinde götürür. [kötürdi, 75]
- Ata oglı ataç togar: Babasının oğlu babasına benzer. [togurdı, 80]
- Kökge sagursa yüzge tüşer: Göğe tükürsen yüzüne düşer. Bu sav, büyüğüne fenalık yapanın aynı fenalığa uğrayacağını söyler. [sagurdı, 80] / [sudtı, 439, c: 3]
- Er oglı munğadmas, ıt oglı külermes: İnsanoğlu sıkıntıda kalmaz(bir çıkış yolu bulur), köpek yavrusu tökezlemez. [külerdi, 84]
- Sögüşüp uruşur otra ton titişür: Sövüşülür, vuruşulur; arada elbise yırtılır. [titişdi, 89]
- Edgülükün kel, isizligin kelme: İyilik için gel, kötülük için gelme. [lıkın, likin, 91]
- Kiçik uluğka turuşmas, kırguy sonkurka karışmas: Küçük büyüğe karşı duramaz, atmaca doğana karşı koyamaz. [turuşdı, 95]
- Tağ tağka kawuşmas, kişi kişige kawuşur: Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. [kawuşdı, 102]
- Muş yakrıka tegişmes, ayur kişi nenği yaraşmas: Kedi yüksekteki yağa erişemeyince, elin malı bana yaramaz dermiş. [tegişdi, 105]
- Edgülügni suw adakında kemiş başında tile: İyiliği su ayağına at, başında ara. [kemişdi, 112]
- Yogurkanda artuk adak kösülse üşiyür: Ayak yorgandan uzun olursa üşür. [kösüldi, 137]
- Arslan kökrese at adakı tuşalur: Arslan kükreyince atın ayakları birbirine dolanır. [tuşandı, 146]
- Sözge süçünse bulun barır: Söze, lafa dalan tutsak olur. [süçündi, 150]
- Küz keligi yazın belgürer: Güzün gelişi yazdan bellidir. [belgürdi, 172]
- Erdemsizden kut çertilür: Erdemsiz kişiden şans, talih uzaklaşır. [çertildi, 229]
- Tewi silkinse eşekke yük çıkar: Deve silkinse eşeğe yük çıkar. Bu sav, büyük bir şeyi almakla ve küçük şeyi bırakmakla yükümlü olan kişiye söylenir. [silkindi, 246]
- Kiçikde katığlansa ulgadu sewnür: Küçükken sıkıntıya katlanan ihtiyarlayınca sevinir. [katığlandı, 268]
- Boşlaglansa boxsuklanur: Kafasının dikine giden adamın eli boynuna dolanır. [boşlaglandı, 272]
- Tatığ közre tikeniğ tüpre: Tatın(Acem, Fars) gözüne vur, dikeni kökünden sök. Bu sav, Farslar hakkında olduğu gibi Çinliler ve Uygurlar(Budist Uygurlardan bahsediyor) hakkında da söylenir; çünkü onlar vefasızdır. Dikenin hakkı kökünden kazılmak olduğu gibi Uygur'un hakkı da gözüne vurulmaktır. [Tat, 280]
- Kılıç tatıksa ış yınçur, er Tatıksa et yınçur: Kılıç paslanırsa iş kötüleşir, er Tatlaşırsa(Farslılaşırsa, yabancılaşırsa) kanı bozulur. Bu sav, yiğitlikle emrolunan kişi hakkında ve her şeyin kendi cinsiyle yaşaması gerektiği yolunda söylenir. [tat, 281]
- Er sözi bir, eder köki üç: Er kişinin sözü bir, eyerin bağı üç olur. [kök, 283]
- İkki bogra igeşür, otra kökegün yançılur: İki boğa boğuşur, arada sinekler ezilir. [kökegün, 287]
- Alın arslan tutar, küçün kösgük tutmas: Hileyle arslan tutulur, güçle bostan korkuluğu tutulmaz. [kösgük, 289] Bu savın farklı şekli: Alın arslan tutar, küçin sıçgan tutmas: Hileyle arslan tutulur, güçle sıçan tutulmaz. [arslan, 412]
- Eliğ tutgınça ot tut: Kefil olacağına ateş tut(daha iyidir). [tuttı, 292]
- Ödlek karıtmışka boduğ talkımas: Zamanın yaşlandırdığı kişiye boya(makyaj) ayıp sayılmaz. [karıttı, 304]
- Atası açığ almıla yese oglınınğ tışı kamar: Babası ekşi elma yese oğlunun dişi kamaşır. Bu sav, babanın yaptığı kötülük yüzünden oğlu suçlandığı zaman söylenir. [kamattı, 311] Bu savın farklı şekli: Atası anası açığ alımla yese oğlı kızı tışı kamar: Babası anası ekşi elma yese, oğulun kızın dişi kamaşır. [kamadı, 272, c: 3]
- Arı kafçıtsa ısrur: Arıyı kızdırırsan sokar. Bu sav, bir fitneye bulaşıp da o kötülüğe yakalanan adam için söylenir. [kafçıttı, 329]
- Saçratgudın korkmış kuş kırk yıl adrı yıgaç üze konmas: Tuzaktan korkmuş kuş, kırk yıl çatal biçimli dal üzerine konmaz. [saçrattı, 331]
CİLT III
- Yüfüşlüğ kelin küdegü yafaş bulur: Armağanlı(çeyizli) gelin damadı iyi huylu bulur. [yüfüş, 11]
- Iş yarağında, sart asığında: İş fırsatında, tüccar kar peşinde (tüccar kazanç için her şeyini satar demek istemiş). [yarağ, 13]
- Oprak yasıkdın tozluğ ya çıkar: Eski gedeleçten(yay kabı) tozlu yay çıkar. [yasık, 16]
- Yitükliğ anası koyun açar: Bir şeyini kaybeden anasının koynunda arar. Bu sav, bir şey yitiren kimsenin onu her yerde arama hakkının olduğunu anlatır. [yitük, 18]
- Telim sözüğ uksa bolmas, yalım kaya yıksa bolmas: Çok sözü anlayamayız, yalçın kayayı yıkamayız. Bu sav, sözü uzatmamayı emreder. [yalım, 19]
- Yarın bulgansa il bulganur: Kürek kemiği karışırsa ülke karışır (Besim Atalay'ın açıklaması: Eski Türkler hayvanın kürek kemiğine bakarak fal açarlarmış. Kürek kemiğinde gördükleri şeylerden birtakım hükümler çıkarırlarmış). [yarın, 21]
- Kiminğ bile kaş bolsa yaşın yakmas: Kimin yanında kaş bulunursa onu şimşek yakmaz. “Kaş” lekesiz, saf, beyaz bir taştır. Yüzüklere konur. Yüzüğün sahibine şimşek dokunmaz; çünkü yaradılışı böyledir. Bu taş bir beze sarılıp da ateşe atılırsa ne bez yanar ne taş. Bu sınanmıştır. Bir adam susadığı zaman bu taşı ağzına alsa susuzluğu gider. [yaşın, 22]
- Barçın yamağı barçınka, karış yamağı karışka: İpekli kumaş yaması ipekliye, yünlü kumaş yaması yünlüye. Bu sav, cinsi cinsine çeker demek için kullanılır. [yamağ, 28]
- Ötlüğ yinçü yirde kalmas: Delikli inci yerde kalmaz. Bu sav, cariyelerin uzun zaman bakire kalamayacaklarını, onları bir alanın bulunacağını anlatır. [yinçü, 30]
- Aş tatığı tuz, yogrın yemes: Aşın tadı tuzdur, tuz çanakla yenmez. Bu sav, işlerde iktisatla hareket etmeyi öğütler. [yogrı, 31]
- Kara munğ kelmeginçe Kara Yalga keçme: Kara bela gelmediği sürece Kara Yalga'yı geçme (Kara Yalga, Türkistan ile Fergana arasında sarp bir yerin adıdır. Orası hep karlıdır, geçit vermez). [yalga, 32]
- Anası tewlük yuwka yapar, oğlı tetik koşa kapar: Anası kurnaz, yufkayı ince yapar; oğlu da hızlıdır, yufkaları ikişer ikişer kapar. Bu sav, iki kurnaz kişi karşılaştığı zaman söylenir. [yuwka, 33]
- Neçeme obrak kedük erse yagmurka yarar: Elbise ne kadar yıpranmış olsa da yağmurdan korunmaya yarar. [yamgur, 38]
- Yılan yarpuzdın kaçar, kança barsa yarpuz utru kelür: Yılan yarpuzdan(firavun faresi) kaçar, ama nereye gitse yine onunla karşılaşır. [yarpuz, 39]
- Yatnınğ yağlığ tiküsinden öznünğ kanlığ yudruk yeğ: Yabancının yağlı lokmasındansa kendinin kanlı yumruğu daha iyidir. Bu sav, akrabaların arası açıldığı zaman uzlaştırmak için söylenen bir sözdür. [yudruk, 42]
- Yagınğ erse kerek yundakı tegir: Düşmanın olsa da gübresi kalır. Düşmanın bile mal sahibi olması yaraşır. Ondan hiçbir şey kalmasa bile en azından atının gübresi kalır, onu yakarak faydalanırsın. [yundak, 44]
- Yaş ot köymes, yalafar ölmes: Yaş ot yanmaz, elçi ölmez(elçiye zeval olmaz). [yalafar, 47]
- Yıparlığ kesürgüdin yıpar kitse yidi kalır: Kaptan amber boşalsa da kokusu kalır. [yıparlığ, 48]
- Tapuğ taş yarar, taş başığ yarar: Hizmet taşı bile yarar, taş başı yarar. Bu sav, efendisinden iyilik gören yahut onu düşmanlarına karşı koruyan hizmetçi için söylenir. [yerdi, 58]
- Yazmas atım bolmas, yanılmas bilge bolmas: Şaşmayan atış olmaz, yanılmayan bilgin olmaz. [yazdı, 59]
- Tewey münüp koy ara yaşmas: Deveye binip koyunların arasında saklanılmaz. Bu sav, yayıldıktan, duyulduktan sonra gizlenmeye çabalanan iş için söylenir. [yaşdı, 60]
- Kutluğka koşa yagar: Şanslıya nimet çifter çifter yağar. [yagdı, 60]
- Yalnğuk menğgü tirilmes, sınka kirüb kirü yanmas: Kişi ebediyen yaşamaz, mezara giren geri dönmez. [yandı, 64]
- Kanığ kan bile yumas: Kan kanla temizlenmez. [yudı, 66] / [kan, 157]
- Ata tonı ogulka yarasa atasın tilemes: Atasının elbisesi oğula olursa atasını istemez (mirasa kavuştuktan sonra babasını istemez). Bu savda başka bir anlam daha vardır: Artık yetişkin olan evlat babasına muhtaç olmaz. [yaradı, 87]
- Tünle yorup kündüz sewnür, kiçikde eflenip ulgadu sewnür: Geceleyin yürüyen gündüz sevinir, erken yaşta evlenen yaşlılığında sevinir. [yorıdı, 87]
- Kişi sözleşü, yılkı yıdlaşu: İnsanlar konuşarak, hayvanlar koklaşarak (anlaşır). [yıdlaşdı, 104]
- Bor bolmadıp sirke bolma: Şarap olmadan sirke olma. Bu sav, büyüklük taslayan çocuk için söylenir. [bor, 121]
- Kolan kuduğka tüşse kurbaka aygır bolur: Eşek kuyuya düşünce kurbağa aygır olur (Her horoz kendi çöplüğünde öter, denmektedir). [kur, 122]
- Buzdan suw tamar: Buzdan su damlar. Bu sav, huyu babasının huyuna benzeyen evlat için söylenir. [buz, 123]
- Korkmış kişige koy başı koş körünür: Korkmuş kişiye koyunun başı çift görünür. Bu sav, bir şeyden korkan ve her an bir hayal görerek sıçrayan kişi için söylenir. [koş, 126]
- Suw bermeske süt ber: Su vermeyene süt ver. Sana kötülük edene sen iyilik et, diyor. [suw, 129]
- Yawlak tıllığ begden kerü yalnus tul yeğ: Fena dilli kocadansa yalnız dul olmak iyidir. [tul, 133]
- Yalnğuk oglı munsuz bolmas: İnsanoğlu hatasız olmaz. [mun, 140]
- Oglan ışı ış bolmas, oglak münğüzi sap bolmas: Çocuğun yaptığı iş iş olmaz, oğlak boynuzundan bıçak sapı olmaz. [sap, 145]
- Taz at tafarçı bolmas: Alacalı at yük atı olmaz; çünkü onun tırnağı kötüdür. [taz, 148]
- Köni barır keyikninğ közinde adın başı yok: Düz giden(kafasının dikine giden) geyiğin gözünden başka yarası yoktur. Bu sav, ağır işe atılıp da herkes tarafından kınanan kimse için söylenir. [baş, 151]
- Yazın katıglansa kışın sewnür: Yazın çalışan kışın sevinir. [yaz, 159]
- Bilmiş yek bilmedük kişidin yeğ: Tanıdığın şeytan tanımadığın adamdan iyidir. [yek, 160]
- Küz keligi yayın belgülüğ: Kışın gelişi yazdan bellidir. [yay, 160]
- Tayak bile taymas, tanuk sözün bütmes: Dayanağı olanın ayağı kaymaz, tanığın sözüne güven olmaz. [tayak, 166]
- Tewey bedük erse mayakı bedük ermes: Deve büyükse de pisliği büyük olmaz. Bu sav, kendinde büyüklük gören kimseye söylenir. [mayak, 167]
- Otağka öpkelep süge sözlemedük: Otağa(dostlarına) öfkelenip askerle konuşmuyor. Bu sav, birisinin işlediği iş yüzünden, öbür arkadaşlarına kızarak konuşmayan kişi için söylenir. [sü, 208]
- Kurmış kiriş tügülmes, ukrukun tağ egilmes: Kurulmuş kiriş düğümlenmez, kementle dağ eğilmez. Bu sav, yetersiz araçlarla büyük işe girişen kişiye söylenir. [ya, 215]
- Böri koşnısın yemes: Kurt komşusunu yemez. [böri, 220]
- Kowı er kuduğka kirse yel alır: Talihsiz adam kuyuya girse, onu (orada bile) yel alır götürür. [kowı, 226]
- Kuş balası kusınçığ, ıt balası oxşançığ: Kuş yavrusu kusturacak kadar çirkindir, köpek yavrusu okşanacak kadar sevimlidir (Büyüyünce işler değişir, köpek saldırgan olur demek istiyor). [bala, 232]
- Tamu kapuğın açar tawar: Cehennem kapısını açan maldır. Malını mülkünü iyiliğe harcamayanlar için söylenmiştir. [tamu, 234]
- Künininğ küline tegü yagı: Kuma diğer kumanın külüne bile düşmandır. [küni, 237]
- Bugday katında sarkaç suwalur: Buğdayın yanında yabani ot da sulanır. Bu sav, arkadaşı yanında iyiliğe erişen kişi için söylenir. [bugday, 240]
- Kizlençü kelinde: Gizli şey gelinde bulunur. Bunun sebebi; gelin iyi şeyleri hep kocasına saklar. [kizlençü, 242]
- Bir tilkü terisin ikile soymas: Bir tilki derisi iki kez soyulmaz. [soydı, 244]
- Yazıda böri ulısa ewde ıt bagrı tartışur: Kırda kurt ulusa evdeki köpeğin yüreği sızlar. Bu sav, akrabaların bağlarına işaret eder. [ulıdı, 255]
- Kedüklüğ ölimes, küfeçliğ kürimes: Kepeneği(yağmurluğu) olan adam ıslanmaz, gemi olan at huysuzlanmaz. Bu sav, her işte hazırlıklı olmayı öğütler. [ölidi, 256]
- Kişi eti tiriğle tatır: İnsan eti diriyken tatlıdır (Besim Atalay'ın açıklaması: İnsan sağ iken tatlıdır. Öldüğünde herkes ondan kaçar). [tatıdı, 257]
- Kurtga büdik bilmes, yerim tar ter: Kocakarı oynamayı bilmez, yerim dar dermiş. [büdidi, 259]
- Arslan karısa sıçgan ötin ködezür: Arslan kocayınca (avlanmak için) sıçan deliğini gözetir. [karıdı, 263]
- Tegirmende togmış sıçgan kök kökreginge korkmas: Değirmende doğmuş sıçan gök gürültüsünden korkmaz. Bu sav, sıkıntılı işler içinde yoğrulmuş olan adam küçük işlerle korkutulamaz demek için söylenir. [kökredi, 282]
- Yakrı yağı yağsımas: İçyağı asıl yağın yerini tutmaz. [yağsıdı, 305]
- Tenğsizde tegirmen turgursa yarağsızda yar barır: Uygunsuz yere değirmen yaparsan kötü zamanda uçurum oluşur. Bu sav, vaktinden başka bir zamanda iş yapan kişi için söylenir. [tenğ, 355]
- Kinğ ton opramas, keneşliğ bilig artamas: Geniş elbise yıpranmaz, danışarak alınan bilgi bozulmaz. [kinğ, 358]
- Kuş tuzakka menğ uçun ılınur: Kuş tuzağa yem yüzünden yakalanır. [menğ, 358]
- Erge munğ tegir, tag senirinğe yel tegir: Er kişiye sıkıntı değer, dağın tepesine yel değer (Dağa yelin çarpıp sonra geçtiği gibi sıkıntı da insandan gelir geçer). [munğ, 360]
- Birin birin minğ bolur, tama tama köl bolur: Birer birer bin olur, damlaya damlaya göl olur. [minğ, 360]
- Süsegen udka Tengri münğüz bermes: Boynuzlayan(etrafa zarar veren) öküze Tanrı boynuz vermez. Bu sav, bir işi isteyip de yapamayan kişi için söylenir ki o adam işini yapsaydı insanlara zararlı olacaktı. [münğüz, 363]
- Közden yırasa könğülden yeme yırar: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. [könğül, 366]
- Edgü er sünğüki erir, atı kalır: İyi adamın kemikleri çürür, ardında adı kalır. [sünğük, 367] Bu savın farklı şekli: Yalnğuk oglı yokadur, edgü atı kalır: İnsanoğlu yok olur, geride iyi adı kalır. [yalnğuk, 384]
- Kalınğ berse kız alır, kerek bolsa kız alır: Çeyizi veren kız alır; (bir şeye) çok ihtiyacı olan pahalıya da alır. [kalınğ, 371]
- Öküş sewinç bolsa katığ oxsunur: Çok sevinen çok üzülür. [sewinç, 373]
- Toyın tapuğsak, Tengri sefinçsiz: Toyun(Gayrımüslim din adamı) tapınmak ister, ama Tanrı memnun olmaz. Bu sav, başka birine bir iş yaparak iyi ettiğini zanneden fakat kendisinden iğrenilen kimse için söylenir. [Tengri, 376]
- Yazmas atım yagmur, yanğılmas bilge yanğku: Usta atıcı yağmurdur (attığı hedef şaşmaz), yanılmaz bilge kişi yankıdır (ne söylersen o şekilde yanıtlar). Bu sav, yanlış bir iş yapıp da özür dileyen kimse için söylenir. [yanğku, 379]
- İki koçnğar başı bir aşaçta pışmas: İki koç başı bir tencerede pişmez. [koçnğar, 381]
- Kanğdaş kuma urur, igdiş örü tartar: Babası bir kardeşler (kıskançlıkla) çok dövüşür, anası bir kardeşler (sevgi bağıyla) birbirine yardım eder. [kanğdaş, 382]
- Yalnğus kaz ötmes: Yalnız kaz ötmez. [yalnğus, 384]
- Karı öküz balduka korkmas: Yaşlı öküz baltadan korkmaz. [korkdı, 421]
- Suw körmekinçe etük tartma: Suyu görmedikçe pabuç çıkarma. [tarttı, 426]
- Yalksa yeme yag edgü, köyse yeme kün edgü: Bıktırsa bile yağ iyidir, yaksa bile güneş (kapalı havadan) iyidir. [yalkdı, 435]
KAYNAK:
* Kaşgarlı Mahmud, Divânü Lugati't-Türk (Çeviri: Besim Atalay), TDK Yayınları, Ankara, 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder