VBB

31 Ekim 2013 Perşembe

gün gelir, devran döner...



   O günlerde Gazi, Latife Hanım ile yeni evliydi sanıyorum. Bir yandan İzmir'de bir iktisat kongresi toplamaya çalışıyorlar ve bu münasebetle Ankara'ya dönüşlerini geciktiriyorlardı.

   Ben arada sırada ziyaretine giderdim. Bu ziyaretlerimden birinde, köşkün(İzmir Göztepe'de, Latife Hanım'ın babası Muammer Bey'e ait köşk) bahçe kapısı yanında bulunan bahçıvan kulübesinde oturan yedi sekiz adam gördüm. Gelenler orada kalır, içeriye haber ulaşır, gelsin izni çıkarsa alınırdı. Acaba bu adamlar ne için oturuyorlardı? Hep silindir şapkalı, fraklı, temiz giyimli idiler. Hallerinden tavırlarından ecnebi oldukları belli idi. Ben de Başyaver Cevat Abbas Bey'den bir kart aldığım için, geldiğimde kapıdaki görevliye bu kartı verir, kolayca köşke girerdim. Yine öyle yapmış ve kartı vermiştim. Bir süre sonra beni içeriye kabul ettiler. Giderken baktım, adamlar benim kabul edilişime şaşırmış gibiydiler. Atatürk'le görüştüğümüzde:
   - Paşam, bahçe kapısı yanındaki bahçıvan kulübesinde yedi sekiz adam gördüm, ecnebiye benziyorlardı. Acaba niçin orada bulunuyorlar? Diye sordum. Beni kolumdan tutarak pencerenin yanına kadar götürdü; eliyle İzmir Körfezi'ni gösterdi. Bir iki torpido körfezde duruyordu. Atatürk:

   - Bunlar ecnebi sefirler, beklesinler bakalım. Vaktiyle bunlar, bizim elçilerimizi kabul etmeden geri gönderirlerdi. Beklemeye alışsınlar bakalım, diye cevapladı.




*  kaynak: Cemil Filmer - “Hatıralar” 1984, sf. 123


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder