Uykusuz gecelerdir baş ağrısı...
Göz bebeklerinden başlayıp ense köküne uzanan dinmez
yıldırımlardır...
Saç köklerine kadar kavuran bir
ateştir baş ağrısı; beynin derinliklerinden uzanan çığlık...
Gece uykudan uyandıran acı bir alarmdır. Çoğunlukla uyumaya izin
vermeyen habis bir tümördür; yeri tam olarak belirlenemeyen...
Önce göz damarlarında şimşeklenir, sonra sıkıca kavrar tüm
başını... Beynine kocaman balyozlar iner görünmeyen. Yıkılan
duvarların çığlıklarını duyarsın kulaklarında tiz tiz;
uzaklardan çalan okul zili gibi bazen...
İnim inim inletir yataklarda.
Yastık, mermerden bir sütundur... Saatler acımasızca “tik
tak”larını beynine saplar. Kulaklarından beynine iğneler
sokulur çelikten; keskin keman sesleri duyarsın notasız... Sonra
göz kapakların zonklar; açılmazlar ağır kepenkler gibi... Işık,
keskin bir kılıçtır artık...
Adamın dimağını kurutur baş
ağrısı. Sızım sızım sızlar burun delikleri... Çene kitlenir,
konuşamazsın. Gözlerin tek görüş alanıdır uçuşan
noktacıklar... Artık dersin: “Diri diri gömün beni!..”
Cesetsiz bir morgdur; ölüsüz bir
mezarlık... Düşünemezsin bu arafta artık; duyamaz,
hissedemezsin... Sadece, biraz “sağlık” lütfen... Bir yudum
huzur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder