Sabahlar, her zaman doğmayı bekler...
Sabahlar, her zaman açmayı bekler... Sabahlar, seni beni beklemez;
ancak güneşi bekler, sabahçı kuşları bekler...
“Tengri teg tengride bolmış”
bir gün doğuyor dağların doruklarına. Uykusunu alamayan bozkırın
bağrını aydınlatıyor fütursuzca. Gün doğuyor; horozlar
uyanıyor, ayçiçekleri yüzünü ışığa dönüyor... Her şey
ayılıyor; binlerce yıllık kayalar hariç. Onlar, asırların
gerisinden mahmur mahmur bakıyorlar yeryüzüne sanki...
Kadim
kayalar, yağmurlarla yıkanmış, soğuklarla bilenmiş... Bitmeyen
zamanın dişleri, onların dört bir yanını kemirmiş acımasızca.
Her zerrelerinde yüzlerce çatlak, her köşelerinde yüzlerce
delik... Her bir çentik, adeta ezeli yaşlarını söylüyor bilmek
isteyenlere...
“Üze tengri basmasar, asra yir
telinmeser” bu kayalar yok
olmayacaklar. Adeta görünmeyen derin kökleriyle, bozkırın
bağrına tutunacaklar. Çağların ötesinden, töresini unutanları
töreleyecek, başsız kalanlara baş olacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder