Elçiye zeval olmaz bilirim ey gece!..
Seni suçlamayacağım bu sefer, hayır... Seni suçlamayacağım;
bugün için ne hakimim ne savcı...
Biliyorum, elçiye zeval olmaz.
Biliyorum, sen bir elçisin ey gece; yalnızca gündüzün çilesini
taşıyan bir elçi... Hüznün elçisisin en koyusundan; soğuk
gece yarılarının bekçisi en kuytusundan...
Bize yapabildiğin tek iyilik,
yıldızları yakmaktı kandil kandil... Her gece vakti gelince,
çökerdi bir sessizlik sokakların ortasına. İnsanlar çekilirdi
caddelerden; yerlerini ıssız bir soğuk alırdı. Duvar diplerinde
birikmiş çöpler bile üşürdü sokak kedileriyle birlikte...
Sen dolunaya ışık ısmarlardın
yalnızlar için, ama hep sevgililer üstüne alınırdı. Yıldızlara
hep güzel kadınların adı verilirdi. Oysa ay ve yıldızlar,
gecenin ve yalnızlık çekenlerin kardeşiydi. Onlar, ölüleri ve
dirileri beklerdi her karanlık çöktüğünde. Vardiyaları birkaç
saatlik yoğun bir çalışmaydı. Hele kışları, hele soğuklar
çökünce daha da zordu dayanması...
Biliyorum ey gece; seni
suçlamayacağım... Bu düşüncelerin de heyulaların da suçlusu
sen değilsin. Şu üstümüze ölümden beter çöken yaşam derdi
suçludur; sen değilsin...
Sen evsizlerin ve sokak köpeklerinin
yoldaşısın, ayın ve yıldızların öz kardeşi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder