Öylesine böylesine bakmadık;
Öyle baktırdılar, böyle
baktırdılar.
Hayatı tutarken elimizle,
Bıraktırdılar...
Abbas Sayar
* * *
* *
Çok
iyi hatırlıyorum; birbirimize korkunç hikayeler anlatırdık
geceleri. Beş on çocuk toplaşır, karanlığa dair, hayaletlere,
hortlaklara dair hikayeler uydururduk. Her birimiz ayrı bir hikaye
sallardık işkembeden. Yine de herkes inanırdı her anlatılan
şeye...
Hikayeler,
gece yatağa girince gerçeğe dönüşüverirdi. Cama çarpan ağaç
dalı, rüzgardan kalkan perde, gıcırdayan kapı, pencere kenarında
dolanan kedinin ayak sesleri... Küçücük hayal dünyamızda, her
küçük ayrıntı daha da büyürdü. Yorganı başımıza çeker,
uykumuzun gelmesi için Allah'a dua ederdik. Zaten bütün korkular
da güneş doğana kadardı...
Her
geçen yılla birlikte, insanın yaşına bir yaş daha ekleniyor.
Sayılar büyüdükçe, çevremizdeki her şey küçülüyor adeta...
Sonra, hayal gücümüz de küçülüyor. Yıllar yılı devamlı
küçülmeye devam ediyor; ta ki yok olana dek... En sonunda,
geceleri karanlıktan korkmamaya başlıyoruz. Yeri geliyor,
dualarımızı bile unutuyoruz endişelerimizle birlikte... Belki de
yıllar sonra anlıyoruz, korkmanın ne güzel bir şey olduğunu...
Yıllar
sonra, yağan yağmura da şaşırmıyoruz, düşen kara da... Çizgi
filmlere de gülmüyoruz... Hislerimizi, ağaç dallarını budar
gibi tek tek koparıyorlar sanki... Her şeye alışıyoruz en
sonunda; ölümlere bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder