Tercümanı yok ölü kelimelerimin.
Hangi sözlüğe el atsam boş çıkıyor. Cenaze çıkmış bir eve
dert anlatmak gibi, mezartaşlarından medet ummak gibi her şey...
Ne ben konuştuğumu biliyorum, ne sözcüklerim hayat buluyor.
Dilimden, canları uçmuş harfler dökülüyor sadece...
Öyle bir zamanı yaşıyorum ki,
katillerle kol kola dostlarım!.. Ben daha ölmeden, üstümdeki
ceketi bile pay ediyorlar... Hainler, reziller, yalancılar;
akbabalar bile sizden asil!.. Namert kelimesinin içindeki “mert”
kadar bile mertlik yok sizde!.. Acıyın eğer acıma hissiniz
kaldıysa kendinize...
Yeminlerinizde bile bir “u dönüşü”
seziliyor. Yalanlarınıza daima bir açık kapı var. İmanınız
Firavun'dan, sözleriniz Şeytan'dan devşirme...
“Midas'ın kulakları...” diye
bağırmak istiyorum kuyulara... Özellikle de şahsiyeti eşekler
duysun istiyorum. Yazık ki, onlar duysalar da umursamazlar. Çünkü
gözlerinden giren ışık, dışarıya hırs yansıtıyor, çünkü
dilleri yalan saçıyor, başları adaletten başka her şeye
eğiliyor...
Lanetlenmişlere lanet okumak
boşuna... Dilimizin kelimelerini, meleklerin bile uğramaktan
vazgeçtiği bu zavallılara harcamayalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder