Mümkün mü ey Şaman, başka bir
dünyaya gitsek... Kaldırsak kollarımızı ve gökyüzüne
yükselsek... Oradan düşsek hayaller ülkesine; başkenti Hanbalık
olan...
Sen de bıktın mı tüm bu
yalanlardan ey Şaman!.. Sen de usandın mı maskeli balolardan...
Öyleyse gel kaçalım bu kapaksız hapishaneden. Bizim duvarlara
ihtiyacımız yok. Bizim elektrik lambalarına, asfalt yollara, pis
kokulu bu şehre ihtiyacımız yok. Gidelim, iyi atlarına atlayıp
giden iyi insanların ülkesine. Gidelim, kimseye haber vermeden...
Birkaç yalan betimleme, güzelliği
perdeleyen tasvirler; hepsi bu kadar... Bu is kokulu cehenneme mecbur
değiliz biz... Sanatı kendimiz yaratır, kendimiz yaşarız...
Kendi bahçemizde uyanırız nemli sabahlara... Kendi çatımızı
onarırız kendi ellerimizle... İstediğimiz renge boyarız
duvarları; başkalarının istediği renge değil... İstersek
caddeleri de boyarız yeşile, maviye, kırmızıya...
Sen de tiksiniyorsun biliyorum ey
Şaman!.. Sen de iğreniyorsun bu ifadesiz yüzlerden. Her biri bozuk
parayla çalışan birer makine, her biri teker teker renkli
banknot... Obez cüzdanlar, gıcır gıcır hayaller; gerçek
yalanlar, cılız düşler... Budur işte idealsizlik ideali!..
Ey Şaman, ey kardeş!.. Mümkün mü
başka bir zamanda doğmak? Şansımızı başka evrenlerde kullanmak
mümkün mü? Ey göğün Tanrı'sı!.. Günahkarlar için cehennemi
yarattın. Peki dünyaya ne hacet!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder