VBB

4 Kasım 2013 Pazartesi

gözün gördüğü...

ressam: Eşref Armağan


   İlkokulda okurken, okulumuza konser vermeye iki kör sanatçı gelmişti. Biri org, diğeri kemanla müziklerini icra etmişlerdi. Göremedikleri halde, o enstrümanları çalmaları beni epey şaşırtmıştı. İlk defa o zaman düşünmüştüm; acaba görememek nasıl bir histir diye...

   Evde, kendi kendimi denemiştim. Gözlerimi kapayıp küçücük evde yolumu bulabilecek miyim diye merak etmiştim. Yolculuğumu, odamdan başlayıp salonda bitirmeyi planlamıştım. Odamdan çıktım, koridoru geçtim. Ufak ufak adımlarla, oldukça temkinli yürümeye gayret ediyordum. Kısa maceram, salonun kapısını açık unutmam yüzünden başarısız sonuçlanmıştı. Açık kalan kapının sivri ucuna çarpmamla beraber yeniden görmeye başladım...

   Yıllar sonra, üniversitede bir hocamın tavsiye etmesiyle aldım o kitabı: Bitmeyen Gece... Kitap, Mitat Enç'in gerçek yaşam hikayesi; hem de kendi kaleminden. İlk başlarda, göremeyen bir insanın yaşadığı dramı, hayal kırıklıklarını okuyacağımı sanmıştım. Gerçek ise bambaşkaydı... Mitat Enç, daha genç yaşta uğradığı talihsiz hastalık yüzünden göremez olmuştu. Ama hayata çok çabuk sarılmış ve kaldığı yerden yaşamına devam etmişti; hem de birçok insandan daha iyi ve verimli bir şekilde...

   Bu kitaptan sonra tekrar düşündüm. Acaba ben de Mitat Enç gibi genç yaşımda görme yetimi kaybetsem ne yapardım? Görebiliyorken görmez olsaydım ne hissederdim? Nasıl yaşardım? Düşünmesi bile, idraki bile zorken bunu bizzat yaşamak, benim gibi bir bünyeyi kim bilir nasıl sarsardı... Galiba, Tanrı'ya ciddi ciddi şükrettiğim tek an o andır...

   Göz görmezse gönül katlanır mı gerçekten? Görmeden de bu dünyaya katlanabilir miydim, bilmiyorum... Lakin engelli insanları anlamak, çevremize daha duyarlı yaklaşabilmek adına bu ve benzeri yapıtları okumak lazım diye düşünüyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder