Bugün, tek bir sayfa okumadıysam
zarardayım. Bugün, tek bir cümle dökülmediyse kalemimden, içimde
bir tuğla daha çıkmıştır; duvarlarım kalınlaşmıştır...
Siz, çok okuyup da hiç yazmayan
bir insan gördünüz mü? İnsan çok okumuşsa ve içinde bir
dağarcık oluşturmuşsa, oradan taşanları boşaltmalıdır. Yoksa
suskunluklar insanı zehirler... Dilde tıkanan kelimeler kişiyi
boğar... Bu yüzden yazmak, bellek zehirlenmesini önler. Ruhumuzu,
sayfalarla paylaşırız; gizli ya da aşikar...
Çoğu sayfa akılda kalmaz, silinir
gider... Okunanlar ezberden akıp gider zihnin boşluklarına... Ama
asla kaybolmaz. Okunan her şey belleği, ruhu besler; insanın “bir
şey” olma, “adam” olma serüveninde bir basamak olur. Siz fark
etmeseniz de her okuduğunuz yaprak, “siz”i yaratacaktır
yeniden: Aynı basit bedenden; farklı bir insan, farklı bir ruh...
En çok da şiir okuyun... Yüksek
sesle okuyun, bir daha bir daha okuyun... O şairler ki, nice uykusuz
geceden sonra çıkarmışlardır madenlerini en derinlerden... Olmuş
insanlardan, olmanın sırrını öğrenirsiniz mısralardan... Tabi
anlamasını bilirseniz; okumasını bilirseniz... Çünkü hiçbir
şiir, kafiyeden ve rediften oluşmaz. Şiir; kandan ve etten
oluşur...
Bir sayfa daha çevirelim. Her
sayfayla yeni bir insan daha tanıyalım. Kendimizi tanımaya ise
daha çok var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder