VBB

11 Aralık 2013 Çarşamba

...



   Yalnızlık en büyük cehennemmiş... Söylenir, ama yaşanmadan inanılmazmış... Ve yalnızlığın dili yokmuş; sadece susarmış öylece, yıllarca, ömürlerce...

   Yıllar önce ölen ozanlarla sohbet etmekmiş yalnızlık... Şiirlerini tekrar tekrar okuyup ezberlemek; sonra unutmak ve bir daha okumakmış... Her mısraya farklı anlamlar yüklemekmiş yalnızlık... Şairlerinin dahi hayal edemediği yalnızlıkları yaşamakmış...

   Kitap sayfalarından fal açmakmış yalnızlık... Raftan bir roman çekip yirminci sayfasına bakmakmış mesela... Kahramanda kendine ait bir şeyler aramakmış; belki bulmak, belki bulamamakmış... Sayfalar dolusu ihtimal, ama tek bir sonuç; yalnızlıkmış...

   Yalnızlığa pek çok isim vermişler; en çok tutulanı “ölüm” olmuş... Ölen değil, ölenle ölen yalnızmış... Ölenle ölünür mü? Elbet ölünürmüş... Sadece daha yavaş çürürmüş hayattaki ölüler... Kokusu çok sonra çıkarmış; acısının çıktığı gibi... Sonra ver elini kabristan: Bir beton çatıdan, mermer çatıya inkılapmış yani ölüm... Sonra ver elini görünmez kalabalık...

   Evet, insan bu dünyada yalnızmış... Sanmayın ki ölüler kimsesiz, sessiz, sakin... Asıl onların başı kalabalıkmış; sağda Münker, solda Nekir'miş...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder