VBB

4 Aralık 2013 Çarşamba

geçmişin çiy taneleri...



   (...) Dört beş asır evvel yaşamak... Bu ne tatlı bir hayattı! Şan, şöhret, tagallüb, muvaffakıyet, aşk, hırs, istibdat... Hayatı hissettiren ve şimdi maatteesüf bir masal, bir tarih zemininden başka bir şey olmayan bu tatlı ve hakiki heyecanlar vardı. Ah, bu toprakların üzerinde benim ecdadım bir girdibad-ı berk falud-ı zafer gibi akıncılık ederken ne kadar mesut ve mağrur idiler... Kahramanlık, şecaat ve cesaret-i mutlak içinde geçen gençlikleri onlara ihtiyarlıkları için ne tesellisiz hatıralar, ne muğfil iftiharlar bırakıyordu. Halbuki biz, silahsız, kansız, azametsiz olduğu kadar yorucu, harap edici olan mücadele-i medeniyetin biçare muharipleri, ne kadar sefiliz...

[Ömer Seyfettin / At, 1912]


* * *


   Nostalji... İşte insanoğlu, en umutsuz anlarında böyle geçmişe sarılıyor. Geçmiş gözümüzün önünde, Kırk Haramiler'in mağarasındaki altınlar kadar bol ve değerli görünüyor. Böyle zamanlarda geçmişi düşünmek, insanlar için görünmez, girişi ve çıkışı meçhul bir sığınak oluyor...

   Geçmiş günleri özlemek, geçmiş günleri arzulamak her insanın yüreğinde vardır. İhtiyar, gençlik günlerini; hasta, sağlıklı zamanlarını; yenik bir asker, geçmiş zafer günlerini özler... Özler ama geçmiş sandığımız kadar parlak mıdır acaba? Geçmiş, hatıralarımızdaki kadar lekesiz ve masum mudur? Anılarımız, zaman içinde kendini bir şekilde aklar. Yılların üstüne yıllar bindikçe, geçmişin kıyıda köşede kalmış kusurları da bir bir silinir. Sonunda elimizde, kusursuz, lekesiz, mutlu, mesut anılar kalır... İşte böylece geçmiş, daima özlenen bir zaman dilimi halini alır. O artık, asla ulaşılamayacak bir ütopya gibidir...

   Neden birçok yazar ve şair çocukluğuna dair manzumeler ve hikayeler yazmıştır? Çünkü bulunulan zaman, asla çocukluk günlerindeki gibi gamsız ve tasasız değildir; olmayacaktır da... Böylece geçmiş, kendi mazimiz, bizlerin hep özlediği bir masal dünyasına dönüşecektir.

   Geçmiş özlemi, sadece kişisel duygularda belirmez. Geçmiş özlemi, topluluklarda ve milletlerde de kendini gösterir. Yenilen ordular savaş meydanlarından çekilirken, daima galibiyet günlerini ve kitaplarda okudukları muzaffer zamanları anarlar. Kitleler, yüzlerce yıl önceki yaşamları ve örfleri bile özleyebilirler. Bu yüzden, insan topluluklarında da nostalji duygusunu görürüz...

   Geçmiş geri gelmeyecek... Bize tek yararı, ondan dersler çıkararak geleceğimizi yaratmaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder