VBB

23 Haziran 2014 Pazartesi

DİVÂNÜ LÛGATİT-TÜRK'TEKİ ATASÖZLERİ VE ÖZLÜ SÖZLER (Bölüm 2)

DİVÂNÜ LÛGATİT-TÜRK'TEKİ ATASÖZLERİ VE ÖZLÜ SÖZLER

CİLT II


  1. Yüzge körme erdem tile: Yüze bakma(dış görünüşe bakma), erdem, fazilet ara. [kördi, 8]
  2. Uygur; yıgaç uzun kes, temür kısga kes: Ey Uygur; ağacı uzun kes, demiri kısa kes (çünkü demir ateşte uzatılabilir). [kesdi, 11]
  3. Buşmasar boz kuş tutar, ewmeser ürünğ kuş tutar: Sıkılmayan avcı boz kuş(doğan) tutar, aceleci davranmazsa beyaz kuş tutar. Bu sav, dileğine ermek için aceleci davranmamayı, sabretmeyi öğütler. [buşdum, 12]
  4. İwek sinğek sütge tüşer: Acele eden sinek süte düşer. [tüşdi, 13]
  5. Muş oglı muyavu togar: Kedi yavrusu miyavlayarak doğar (armut dibine düşer, deniyor). [togdı, 14]
  6. Taygan yügürgenni tilkü sewmes: Tazının hızlı koşanını tilki sevmez (hızlı tazı tilkiyi hemen yakalar). Bu sav, arkadaşları arasında faziletle sivrilen kişi için söylenir. Arkadaşları onu çekemezler, ona hınç beslerler. [sevdi, 15] / [taygan, 174, c: 3]
  7. Küç ildin kirse törü tünlüktin çıkar: Zulüm kapıdan girince töre, gelenek görenek bacadan çıkar. [çıkdı, 17] / [küç, 120, c: 3]
  8. Oglan suw töker, uluğ yanı sınur: Çocuk su döker, büyüğün bir yanı incinir. Bu sav, çocuğun yaptığı fenalık yüzünden ana babanın zarar göreceğini anlatır. [tökdi, 19]
  9. İwek ewge tegmes: Acele eden evine varamaz. [tegdi, 19]
  10. Tılın tügmişni tışın yazmas: Dille düğümlenen dişle çözülmez. Bu sav, sözünü yerine getirmesi istenen kişi için söylenir. [tügdi, 20]
  11. Tikmeginçe önmes, tilemeginçe bulmas: (Ağaç) dikilmedikçe bitmez, bir şey aranmadıkça bulunmaz. [tikdi, 20]
  12. Çaksa tütnür, çalsa bilnür: (Çakmak) çakılınca duman tüter, (söz) kulağa çalınınca bilinir. [çaldı, 23]
  13. İl kaldı törü kalmas: Ülke terk edilir, töre terk edilmez. [kaldı, 25] / [törü, 221, c: 3]
  14. Bir karga birle kış kelmes: Bir karga ile kış gelmez. [keldi, 25]
  15. Barığ otru tutsa yokka sanmas: Var olan öne konsa yok sayılmaz (misafire hazır olan şey ikram edilirse, bir şey verilmemiş sayılmaz). [sandı, 28]
  16. Tütüşmeginçe tüzülmes, tüpirmeginçe açılmas: Kavgaya tutuşmayınca düzen olmaz, tipi olmayınca hava açılmaz. [tüpürdi, 71]
  17. Tütün kopursa işlenür: Dumanı kurcalayan islenir. [kopurdı, 72]
  18. Tewi yük kötürse kamıç yeme kötürür: Deve yük götürünce kaşığı da beraberinde götürür. [kötürdi, 75]
  19. Ata oglı ataç togar: Babasının oğlu babasına benzer. [togurdı, 80]
  20. Kökge sagursa yüzge tüşer: Göğe tükürsen yüzüne düşer. Bu sav, büyüğüne fenalık yapanın aynı fenalığa uğrayacağını söyler. [sagurdı, 80] / [sudtı, 439, c: 3]
  21. Er oglı munğadmas, ıt oglı külermes: İnsanoğlu sıkıntıda kalmaz(bir çıkış yolu bulur), köpek yavrusu tökezlemez. [külerdi, 84]
  22. Sögüşüp uruşur otra ton titişür: Sövüşülür, vuruşulur; arada elbise yırtılır. [titişdi, 89]
  23. Edgülükün kel, isizligin kelme: İyilik için gel, kötülük için gelme. [lıkın, likin, 91]
  24. Kiçik uluğka turuşmas, kırguy sonkurka karışmas: Küçük büyüğe karşı duramaz, atmaca doğana karşı koyamaz. [turuşdı, 95]
  25. Tağ tağka kawuşmas, kişi kişige kawuşur: Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. [kawuşdı, 102]
  26. Muş yakrıka tegişmes, ayur kişi nenği yaraşmas: Kedi yüksekteki yağa erişemeyince, elin malı bana yaramaz dermiş. [tegişdi, 105]
  27. Edgülügni suw adakında kemiş başında tile: İyiliği su ayağına at, başında ara. [kemişdi, 112]
  28. Yogurkanda artuk adak kösülse üşiyür: Ayak yorgandan uzun olursa üşür. [kösüldi, 137]
  29. Arslan kökrese at adakı tuşalur: Arslan kükreyince atın ayakları birbirine dolanır. [tuşandı, 146]
  30. Sözge süçünse bulun barır: Söze, lafa dalan tutsak olur. [süçündi, 150]
  31. Küz keligi yazın belgürer: Güzün gelişi yazdan bellidir. [belgürdi, 172]
  32. Erdemsizden kut çertilür: Erdemsiz kişiden şans, talih uzaklaşır. [çertildi, 229]
  33. Tewi silkinse eşekke yük çıkar: Deve silkinse eşeğe yük çıkar. Bu sav, büyük bir şeyi almakla ve küçük şeyi bırakmakla yükümlü olan kişiye söylenir. [silkindi, 246]
  34. Kiçikde katığlansa ulgadu sewnür: Küçükken sıkıntıya katlanan ihtiyarlayınca sevinir. [katığlandı, 268]
  35. Boşlaglansa boxsuklanur: Kafasının dikine giden adamın eli boynuna dolanır. [boşlaglandı, 272]
  36. Tatığ közre tikeniğ tüpre: Tatın(Acem, Fars) gözüne vur, dikeni kökünden sök. Bu sav, Farslar hakkında olduğu gibi Çinliler ve Uygurlar(Budist Uygurlardan bahsediyor) hakkında da söylenir; çünkü onlar vefasızdır. Dikenin hakkı kökünden kazılmak olduğu gibi Uygur'un hakkı da gözüne vurulmaktır. [Tat, 280]
  37. Kılıç tatıksa ış yınçur, er Tatıksa et yınçur: Kılıç paslanırsa iş kötüleşir, er Tatlaşırsa(Farslılaşırsa, yabancılaşırsa) kanı bozulur. Bu sav, yiğitlikle emrolunan kişi hakkında ve her şeyin kendi cinsiyle yaşaması gerektiği yolunda söylenir. [tat, 281]
  38. Er sözi bir, eder köki üç: Er kişinin sözü bir, eyerin bağı üç olur. [kök, 283]
  39. İkki bogra igeşür, otra kökegün yançılur: İki boğa boğuşur, arada sinekler ezilir. [kökegün, 287]
  40. Alın arslan tutar, küçün kösgük tutmas: Hileyle arslan tutulur, güçle bostan korkuluğu tutulmaz. [kösgük, 289] Bu savın farklı şekli: Alın arslan tutar, küçin sıçgan tutmas: Hileyle arslan tutulur, güçle sıçan tutulmaz. [arslan, 412]
  41. Eliğ tutgınça ot tut: Kefil olacağına ateş tut(daha iyidir). [tuttı, 292]
  42. Ödlek karıtmışka boduğ talkımas: Zamanın yaşlandırdığı kişiye boya(makyaj) ayıp sayılmaz. [karıttı, 304]
  43. Atası açığ almıla yese oglınınğ tışı kamar: Babası ekşi elma yese oğlunun dişi kamaşır. Bu sav, babanın yaptığı kötülük yüzünden oğlu suçlandığı zaman söylenir. [kamattı, 311] Bu savın farklı şekli: Atası anası açığ alımla yese oğlı kızı tışı kamar: Babası anası ekşi elma yese, oğulun kızın dişi kamaşır. [kamadı, 272, c: 3]
  44. Arı kafçıtsa ısrur: Arıyı kızdırırsan sokar. Bu sav, bir fitneye bulaşıp da o kötülüğe yakalanan adam için söylenir. [kafçıttı, 329]
  45. Saçratgudın korkmış kuş kırk yıl adrı yıgaç üze konmas: Tuzaktan korkmuş kuş, kırk yıl çatal biçimli dal üzerine konmaz. [saçrattı, 331]

CİLT III


  1. Yüfüşlüğ kelin küdegü yafaş bulur: Armağanlı(çeyizli) gelin damadı iyi huylu bulur. [yüfüş, 11]
  2. Iş yarağında, sart asığında: İş fırsatında, tüccar kar peşinde (tüccar kazanç için her şeyini satar demek istemiş). [yarağ, 13]
  3. Oprak yasıkdın tozluğ ya çıkar: Eski gedeleçten(yay kabı) tozlu yay çıkar. [yasık, 16]
  4. Yitükliğ anası koyun açar: Bir şeyini kaybeden anasının koynunda arar. Bu sav, bir şey yitiren kimsenin onu her yerde arama hakkının olduğunu anlatır. [yitük, 18]
  5. Telim sözüğ uksa bolmas, yalım kaya yıksa bolmas: Çok sözü anlayamayız, yalçın kayayı yıkamayız. Bu sav, sözü uzatmamayı emreder. [yalım, 19]
  6. Yarın bulgansa il bulganur: Kürek kemiği karışırsa ülke karışır (Besim Atalay'ın açıklaması: Eski Türkler hayvanın kürek kemiğine bakarak fal açarlarmış. Kürek kemiğinde gördükleri şeylerden birtakım hükümler çıkarırlarmış). [yarın, 21]
  7. Kiminğ bile kaş bolsa yaşın yakmas: Kimin yanında kaş bulunursa onu şimşek yakmaz. “Kaş” lekesiz, saf, beyaz bir taştır. Yüzüklere konur. Yüzüğün sahibine şimşek dokunmaz; çünkü yaradılışı böyledir. Bu taş bir beze sarılıp da ateşe atılırsa ne bez yanar ne taş. Bu sınanmıştır. Bir adam susadığı zaman bu taşı ağzına alsa susuzluğu gider. [yaşın, 22]
  8. Barçın yamağı barçınka, karış yamağı karışka: İpekli kumaş yaması ipekliye, yünlü kumaş yaması yünlüye. Bu sav, cinsi cinsine çeker demek için kullanılır. [yamağ, 28]
  9. Ötlüğ yinçü yirde kalmas: Delikli inci yerde kalmaz. Bu sav, cariyelerin uzun zaman bakire kalamayacaklarını, onları bir alanın bulunacağını anlatır. [yinçü, 30]
  10. Aş tatığı tuz, yogrın yemes: Aşın tadı tuzdur, tuz çanakla yenmez. Bu sav, işlerde iktisatla hareket etmeyi öğütler. [yogrı, 31]
  11. Kara munğ kelmeginçe Kara Yalga keçme: Kara bela gelmediği sürece Kara Yalga'yı geçme (Kara Yalga, Türkistan ile Fergana arasında sarp bir yerin adıdır. Orası hep karlıdır, geçit vermez). [yalga, 32]
  12. Anası tewlük yuwka yapar, oğlı tetik koşa kapar: Anası kurnaz, yufkayı ince yapar; oğlu da hızlıdır, yufkaları ikişer ikişer kapar. Bu sav, iki kurnaz kişi karşılaştığı zaman söylenir. [yuwka, 33]
  13. Neçeme obrak kedük erse yagmurka yarar: Elbise ne kadar yıpranmış olsa da yağmurdan korunmaya yarar. [yamgur, 38]
  14. Yılan yarpuzdın kaçar, kança barsa yarpuz utru kelür: Yılan yarpuzdan(firavun faresi) kaçar, ama nereye gitse yine onunla karşılaşır. [yarpuz, 39]
  15. Yatnınğ yağlığ tiküsinden öznünğ kanlığ yudruk yeğ: Yabancının yağlı lokmasındansa kendinin kanlı yumruğu daha iyidir. Bu sav, akrabaların arası açıldığı zaman uzlaştırmak için söylenen bir sözdür. [yudruk, 42]
  16. Yagınğ erse kerek yundakı tegir: Düşmanın olsa da gübresi kalır. Düşmanın bile mal sahibi olması yaraşır. Ondan hiçbir şey kalmasa bile en azından atının gübresi kalır, onu yakarak faydalanırsın. [yundak, 44]
  17. Yaş ot köymes, yalafar ölmes: Yaş ot yanmaz, elçi ölmez(elçiye zeval olmaz). [yalafar, 47]
  18. Yıparlığ kesürgüdin yıpar kitse yidi kalır: Kaptan amber boşalsa da kokusu kalır. [yıparlığ, 48]
  19. Tapuğ taş yarar, taş başığ yarar: Hizmet taşı bile yarar, taş başı yarar. Bu sav, efendisinden iyilik gören yahut onu düşmanlarına karşı koruyan hizmetçi için söylenir. [yerdi, 58]
  20. Yazmas atım bolmas, yanılmas bilge bolmas: Şaşmayan atış olmaz, yanılmayan bilgin olmaz. [yazdı, 59]
  21. Tewey münüp koy ara yaşmas: Deveye binip koyunların arasında saklanılmaz. Bu sav, yayıldıktan, duyulduktan sonra gizlenmeye çabalanan iş için söylenir. [yaşdı, 60]
  22. Kutluğka koşa yagar: Şanslıya nimet çifter çifter yağar. [yagdı, 60]
  23. Yalnğuk menğgü tirilmes, sınka kirüb kirü yanmas: Kişi ebediyen yaşamaz, mezara giren geri dönmez. [yandı, 64]
  24. Kanığ kan bile yumas: Kan kanla temizlenmez. [yudı, 66] / [kan, 157]
  25. Ata tonı ogulka yarasa atasın tilemes: Atasının elbisesi oğula olursa atasını istemez (mirasa kavuştuktan sonra babasını istemez). Bu savda başka bir anlam daha vardır: Artık yetişkin olan evlat babasına muhtaç olmaz. [yaradı, 87]
  26. Tünle yorup kündüz sewnür, kiçikde eflenip ulgadu sewnür: Geceleyin yürüyen gündüz sevinir, erken yaşta evlenen yaşlılığında sevinir. [yorıdı, 87]
  27. Kişi sözleşü, yılkı yıdlaşu: İnsanlar konuşarak, hayvanlar koklaşarak (anlaşır). [yıdlaşdı, 104]
  28. Bor bolmadıp sirke bolma: Şarap olmadan sirke olma. Bu sav, büyüklük taslayan çocuk için söylenir. [bor, 121]
  29. Kolan kuduğka tüşse kurbaka aygır bolur: Eşek kuyuya düşünce kurbağa aygır olur (Her horoz kendi çöplüğünde öter, denmektedir). [kur, 122]
  30. Buzdan suw tamar: Buzdan su damlar. Bu sav, huyu babasının huyuna benzeyen evlat için söylenir. [buz, 123]
  31. Korkmış kişige koy başı koş körünür: Korkmuş kişiye koyunun başı çift görünür. Bu sav, bir şeyden korkan ve her an bir hayal görerek sıçrayan kişi için söylenir. [koş, 126]
  32. Suw bermeske süt ber: Su vermeyene süt ver. Sana kötülük edene sen iyilik et, diyor. [suw, 129]
  33. Yawlak tıllığ begden kerü yalnus tul yeğ: Fena dilli kocadansa yalnız dul olmak iyidir. [tul, 133]
  34. Yalnğuk oglı munsuz bolmas: İnsanoğlu hatasız olmaz. [mun, 140]
  35. Oglan ışı ış bolmas, oglak münğüzi sap bolmas: Çocuğun yaptığı iş iş olmaz, oğlak boynuzundan bıçak sapı olmaz. [sap, 145]
  36. Taz at tafarçı bolmas: Alacalı at yük atı olmaz; çünkü onun tırnağı kötüdür. [taz, 148]
  37. Köni barır keyikninğ közinde adın başı yok: Düz giden(kafasının dikine giden) geyiğin gözünden başka yarası yoktur. Bu sav, ağır işe atılıp da herkes tarafından kınanan kimse için söylenir. [baş, 151]
  38. Yazın katıglansa kışın sewnür: Yazın çalışan kışın sevinir. [yaz, 159]
  39. Bilmiş yek bilmedük kişidin yeğ: Tanıdığın şeytan tanımadığın adamdan iyidir. [yek, 160]
  40. Küz keligi yayın belgülüğ: Kışın gelişi yazdan bellidir. [yay, 160]
  41. Tayak bile taymas, tanuk sözün bütmes: Dayanağı olanın ayağı kaymaz, tanığın sözüne güven olmaz. [tayak, 166]
  42. Tewey bedük erse mayakı bedük ermes: Deve büyükse de pisliği büyük olmaz. Bu sav, kendinde büyüklük gören kimseye söylenir. [mayak, 167]
  43. Otağka öpkelep süge sözlemedük: Otağa(dostlarına) öfkelenip askerle konuşmuyor. Bu sav, birisinin işlediği iş yüzünden, öbür arkadaşlarına kızarak konuşmayan kişi için söylenir. [, 208]
  44. Kurmış kiriş tügülmes, ukrukun tağ egilmes: Kurulmuş kiriş düğümlenmez, kementle dağ eğilmez. Bu sav, yetersiz araçlarla büyük işe girişen kişiye söylenir. [ya, 215]
  45. Böri koşnısın yemes: Kurt komşusunu yemez. [böri, 220]
  46. Kowı er kuduğka kirse yel alır: Talihsiz adam kuyuya girse, onu (orada bile) yel alır götürür. [kowı, 226]
  47. Kuş balası kusınçığ, ıt balası oxşançığ: Kuş yavrusu kusturacak kadar çirkindir, köpek yavrusu okşanacak kadar sevimlidir (Büyüyünce işler değişir, köpek saldırgan olur demek istiyor). [bala, 232]
  48. Tamu kapuğın açar tawar: Cehennem kapısını açan maldır. Malını mülkünü iyiliğe harcamayanlar için söylenmiştir. [tamu, 234]
  49. Künininğ küline tegü yagı: Kuma diğer kumanın külüne bile düşmandır. [küni, 237]
  50. Bugday katında sarkaç suwalur: Buğdayın yanında yabani ot da sulanır. Bu sav, arkadaşı yanında iyiliğe erişen kişi için söylenir. [bugday, 240]
  51. Kizlençü kelinde: Gizli şey gelinde bulunur. Bunun sebebi; gelin iyi şeyleri hep kocasına saklar. [kizlençü, 242]
  52. Bir tilkü terisin ikile soymas: Bir tilki derisi iki kez soyulmaz. [soydı, 244]
  53. Yazıda böri ulısa ewde ıt bagrı tartışur: Kırda kurt ulusa evdeki köpeğin yüreği sızlar. Bu sav, akrabaların bağlarına işaret eder. [ulıdı, 255]
  54. Kedüklüğ ölimes, küfeçliğ kürimes: Kepeneği(yağmurluğu) olan adam ıslanmaz, gemi olan at huysuzlanmaz. Bu sav, her işte hazırlıklı olmayı öğütler. [ölidi, 256]
  55. Kişi eti tiriğle tatır: İnsan eti diriyken tatlıdır (Besim Atalay'ın açıklaması: İnsan sağ iken tatlıdır. Öldüğünde herkes ondan kaçar). [tatıdı, 257]
  56. Kurtga büdik bilmes, yerim tar ter: Kocakarı oynamayı bilmez, yerim dar dermiş. [büdidi, 259]
  57. Arslan karısa sıçgan ötin ködezür: Arslan kocayınca (avlanmak için) sıçan deliğini gözetir. [karıdı, 263]
  58. Tegirmende togmış sıçgan kök kökreginge korkmas: Değirmende doğmuş sıçan gök gürültüsünden korkmaz. Bu sav, sıkıntılı işler içinde yoğrulmuş olan adam küçük işlerle korkutulamaz demek için söylenir. [kökredi, 282]
  59. Yakrı yağı yağsımas: İçyağı asıl yağın yerini tutmaz. [yağsıdı, 305]
  60. Tenğsizde tegirmen turgursa yarağsızda yar barır: Uygunsuz yere değirmen yaparsan kötü zamanda uçurum oluşur. Bu sav, vaktinden başka bir zamanda iş yapan kişi için söylenir. [tenğ, 355]
  61. Kinğ ton opramas, keneşliğ bilig artamas: Geniş elbise yıpranmaz, danışarak alınan bilgi bozulmaz. [kinğ, 358]
  62. Kuş tuzakka menğ uçun ılınur: Kuş tuzağa yem yüzünden yakalanır. [menğ, 358]
  63. Erge munğ tegir, tag senirinğe yel tegir: Er kişiye sıkıntı değer, dağın tepesine yel değer (Dağa yelin çarpıp sonra geçtiği gibi sıkıntı da insandan gelir geçer). [munğ, 360]
  64. Birin birin minğ bolur, tama tama köl bolur: Birer birer bin olur, damlaya damlaya göl olur. [minğ, 360]
  65. Süsegen udka Tengri münğüz bermes: Boynuzlayan(etrafa zarar veren) öküze Tanrı boynuz vermez. Bu sav, bir işi isteyip de yapamayan kişi için söylenir ki o adam işini yapsaydı insanlara zararlı olacaktı. [münğüz, 363]
  66. Közden yırasa könğülden yeme yırar: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. [könğül, 366]
  67. Edgü er sünğüki erir, atı kalır: İyi adamın kemikleri çürür, ardında adı kalır. [sünğük, 367] Bu savın farklı şekli: Yalnğuk oglı yokadur, edgü atı kalır: İnsanoğlu yok olur, geride iyi adı kalır. [yalnğuk, 384]
  68. Kalınğ berse kız alır, kerek bolsa kız alır: Çeyizi veren kız alır; (bir şeye) çok ihtiyacı olan pahalıya da alır. [kalınğ, 371]
  69. Öküş sewinç bolsa katığ oxsunur: Çok sevinen çok üzülür. [sewinç, 373]
  70. Toyın tapuğsak, Tengri sefinçsiz: Toyun(Gayrımüslim din adamı) tapınmak ister, ama Tanrı memnun olmaz. Bu sav, başka birine bir iş yaparak iyi ettiğini zanneden fakat kendisinden iğrenilen kimse için söylenir. [Tengri, 376]
  71. Yazmas atım yagmur, yanğılmas bilge yanğku: Usta atıcı yağmurdur (attığı hedef şaşmaz), yanılmaz bilge kişi yankıdır (ne söylersen o şekilde yanıtlar). Bu sav, yanlış bir iş yapıp da özür dileyen kimse için söylenir. [yanğku, 379]
  72. İki koçnğar başı bir aşaçta pışmas: İki koç başı bir tencerede pişmez. [koçnğar, 381]
  73. Kanğdaş kuma urur, igdiş örü tartar: Babası bir kardeşler (kıskançlıkla) çok dövüşür, anası bir kardeşler (sevgi bağıyla) birbirine yardım eder. [kanğdaş, 382]
  74. Yalnğus kaz ötmes: Yalnız kaz ötmez. [yalnğus, 384]
  75. Karı öküz balduka korkmas: Yaşlı öküz baltadan korkmaz. [korkdı, 421]
  76. Suw körmekinçe etük tartma: Suyu görmedikçe pabuç çıkarma. [tarttı, 426]
  77. Yalksa yeme yag edgü, köyse yeme kün edgü: Bıktırsa bile yağ iyidir, yaksa bile güneş (kapalı havadan) iyidir. [yalkdı, 435]


KAYNAK:

*   Kaşgarlı Mahmud, Divânü Lugati't-Türk (Çeviri: Besim Atalay), TDK Yayınları, Ankara, 2013



DİVÂNÜ LÛGATİT-TÜRK'TEKİ ATASÖZLERİ VE ÖZLÜ SÖZLER (Bölüm 1)

BİRKAÇ SÖZ

   Divânü Lûgatit-Türk, Türkçe'nin ilk büyük sözlüğüdür. Yazarı Kaşgarlı Mahmud,
Hakaniye(Karahanlı) soyundan gelmektedir (Doğum: 1008). 1057'de babası ve dedesine yapılan
suikastten sonra kaçmış, yıllarca Türk diyarlarında dolaşmıştır. Türkistan coğrafyasını dolaşmış,
Türklere ait kelimeleri, sözleri, şiirleri; hatta adetleri, gelenekleri toplamış, bu ansiklopedik
nitelikteki sözlüğüne yerleştirmiştir.

   Kaşgarlı'yı 1072 yılında Bağdat'ta görüyoruz. Bu dev eseri, 25 Ocak 1072 tarihinde kaleme
almaya başlamış, 10 Şubat 1074'te tamamlayabilmiştir. Eserini Abbasi Halifesi El-Muktedî
Biemrillâh'a sunmuştur.

   Eserin dili Arapça'dır. Sadece anlamları verilen kelimeler yani madde başları, maddelere örnek
olarak verilen cümleler, atasözleri ve şiir parçaları Türkçe'dir. Açıklamalar ve Kaşgarlı'nın yazdığı
önsöz tamamen Arap diliyle yazılmıştır. Bunun sebebi de Kaşgarlı'nın hem Araplar'a Türkçe'yi
öğretmek istemesi hem de Türkçe'nin erginliğini ispat etmek istemesidir.

   Başta da söylediğim gibi bu eser sadece bir sözlük değil, Türk kültürüne açılan ansiklopedik bir
kaynaktır. Bu yüzden içinde barındırdığı atasözleri ve özlü halk deyişleri çok önemlidir. Bu
çalışmada işte bu atasözlerinin tamamı gözler önüne serilecektir.


Mert KARSLIOĞLU
2014, İZMİR



DİVÂNÜ LÛGATİT-TÜRK'TEKİ ATASÖZLERİ VE ÖZLÜ SÖZLER

CİLT I


  1. Kuş kanatın er atın: Kuş kanadıyla, er atıyla (değerlidir). [at, 34]
  2. İm bilse er ölmes: Parolayı bilen er ölmez. [im, 38]
  3. Ermegüge eşik art bolur: Tembele eşik dağ beli olur. [art, 42]
  4. Ot tise agız köymes: Ateş demekle ağız yanmaz. Bu sav, söylediği sözden cayan kimse için söylenir. [ot, 43]
  5. Tilkü öz inge ürse uduz bolur: Tilki kendi yuvasını hor görürse uyuz olur. Bu sav, ilini, boyunu, şehrini inkar eden, yeren kişi için söylenir. [uduz, 54] / [yin, 5, c: 3]
  6. Agız yise köz uyadur: Ağız yese göz utanır. Bu sav, birisinin armağanını yeyip de işini görmeyen ve sıkılan kişi için söylenir. [agız, 55]
  7. Öküz adakı bolgınça buzagu başı bolsa yeğ: Öküzün ayağı olacağına buzağının başı olmak yeğdir. Bu sav, “başlı başına bulunmak, başkasına uyuntu olmaktan iyidir” demek için kullanılır. [öküz, 59]
  8. Avçı neçe al bilse adıg ança yol bilir: Avcı ne kadar hile bilirse ayı da o kadar yol(kaçacak yol) bilir. Bu sav, iki kurnaz kişi karşılaştığı zaman söylenir. [adıg, 63]
  9. Agılda oglak togsa arıkda otı öner: Ağılda oğlak doğsa arkta(ırmakta) otu biter. Bu sav, “azık için kaygı çekme” diyecek yerde kullanılır. [arık, 65]
  10. Uluk yagırı ogulka kalır: Omuzbaşındaki yara oğula kalır. Çünkü sinirlerin ek yerleri orada toplanır ve kolay kolay iyi olmaz. [uluk, 68] / farklı versiyon; Keriş yagrı ogulka kalır: Sırt yarası oğula kalır, demektir; çünkü orası oynak yerdir, kolay kolay iyileşmez. [keriş, 370]
  11. Künde irük yok, begde kıyık yok: Güneşte gedik(çatlak) yok, beyde cayma(sözünden dönme) yok. Bu sav, beylerin verdikleri sözden dönmemeleri için söylenir. [irük, 70]
  12. Erik erini yaglığ ermegü başı kanlığ: Çalışan adamın dudağı yağlıdır, tembel adamın başı kanlıdır. [erik, 70]
  13. Alımçı arslan berimçi sıçgan: Alacaklı arslan (gibidir), borçlu sıçan (gibidir). [alım, 75] / [berim, 409, c: 1]
  14. Aç ne yemes, tok ne temes: Aç ne yemez, tok ne demez (Aç olan insan her şeyi yer; tok olan aç olana her şeyi söyler). [, 79]
  15. İgliğ tutrugı ad bolır: Hastanın vasiyet etmesi iyilik getirir. Bu sav, vasiyet etmesi arzu edilen kişi hakkında söylenir. [ad, 79]
  16. Alın arslan tutar, küçin oyuk tutmas: Hileyle arslan bile tutulur, güç kuvvetle bostandaki oyuk bile tutulmaz. Bu sav, kuvvetten aciz kalan bir kimse için, işinde bir çare kullanması yolunda söylenir. [al, 81]
  17. Ay tolun bolsa eligin imlemes: Ay tolun(dolunay) olunca elle gösterilmez; çünkü onu her gözü olan görebilir. [ay, 82, c: 1] / [imledim, 287, c: 1]
  18. Kişi alası içtin yılkı alası taştın: İnsanın alası içinde, hayvanın alası dışında. Bu sav, yaltaklanarak muhalefetini ve hıyanetini gizlemek isteyen kimse için söylenir. [ala, 91]
  19. Ula bolsa yol azmas, bilig bolsa söz yazmas: Yolda işaret olunca yol şaşmaz, bilgi olunca söz şaşmaz. [ula, 92] (ula: kırda yolu gösteren işaret taşı)
  20. Uma kelse kut kelir: Misafir gelince kut(uğur) gelir. [uma, 92]
  21. Yurt kiçük bolsa aut bedük ur: Delik küçük olsa da tıpayı büyük vur. [aut, 93]
  22. Yırak yer sawın arkış keldürür: Uzak yerin sözünü(haberini) kervan getirir. [arkış, 97]
  23. Adın kişi nenği nenğ sanmas: Başkasının malı mal sayılmaz (Başkasının malından hayır gelmez). [adruk, 98]
  24. Ortak erden artuk almas: Ortak, ortağının artığını almaz. [ortak, 99]
  25. Tagığ ukrukın egmes, tenğizni kaygıkın bügmes: Dağı kementle eğemezsin, denizi kayıkla kapayamazsın. [ukruk, 100]
  26. Kaz kopsa ördek köliğ igenür: Kaz gidince ördek gölü sahiplenir. [ördek, 103]
  27. Ersek erge tegmes, iwek ewge tegmes: Orospu koca bulamaz, acele eden eve varamaz. [ersek, 104]
  28. İzlik bolsa er öldimes, içlik bolsa at yagrımas: Çarık giyen adam ölmez, keçesi olan(atın eyerinin altına konulan yumuşak keçe) at yaralanmaz. [izlik, 104]
  29. Endik uma ewlikni agırlar: Budala misafir ev sahibini ağırlar. [endik, 105]
  30. Erdem başı tıl: Erdemin, ahlakın başı dildir. [erdem, 107] / [tıl, 336, c: 1] / [tıl, 133, c: 3]
  31. Emgek eginde kalmas: Emek (sıkıntı) sırtta kalmaz. [emgek, 110]
  32. Oglak yiliksiz oglan biligsiz: Oğlak(keçi yavrusu) iliksiz, oğlan(küçük çocuk) bilgisiz olur. [oglak, 119]
  33. Inğan ınğrasa botu bozlar: Dişi deve inleyince boduk(deve yavrusu) ses verir. Bu sav, akrabaların birbirlerine olan yakınlıklarını anlatır. [ınğan, 120]
  34. Beş ernğek tüz ermes: Beş parmak düz olmaz (Beş parmağın beşi bir değil). [ernğek, 121]
  35. Arpasız at aşumas, arkasız alp çeriğ sıyumas: Arpasız at koşamaz, arkasız(destekçisi olmayan) yiğit düşmanı bozamaz. [arpa, 123]
  36. Yılan kendü egrisin bilmes tewi boynın egri tir: Yılan kendi eğrisini bilmez, deveye boynun eğri der. [egri, 127]
  37. Arkasız er çeriğ sıyumas: Arkası olmayan er(yiğit) düşmanını yenemez. [arka, 128]
  38. Ermegüge bulıt yük bolur: Üşengeç kişiye bulut bile yük olur. [ermegü, 138]
  39. Alp eriğ yawrıtma, ıkılaç arkasın yagrıtma: Yiğide kötülük etme, yüğrük atın (hızlı koşan at) sırtını yaralama. [ıkılaç, 139]
  40. Açıglığ er şebük karımas: Varlıklı kişi çabuk yaşlanmaz. [açıglığ, 147]
  41. Azukluğ aruk ermes: Azığı(erzağı) olan adam yorulmaz. [azukluğ, 148]
  42. Emikliğ uragut kösekçi bolur: Emzikli(çocuk emziren) kadın iştahlı olur. [emikliğ, 153]
  43. Taşığ ısrumasa öpmiş kerek: Taşı ısıramayan öpmelidir (bugün: bükemediğin bileği öp, denir). [öpdi, 163]
  44. Kümüş künge ursa altun adakın kelir: Gümüş güneşe konunca altın ayağıyla gelir (bugün: kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, denir). [urdı, 164]
  45. Otuğ odguç birle öçürmes: Ateş alevle söndürülmez. [öçürdi, 176]
  46. Etli tırnğaklı edirmes: Et tırnaktan ayrılmaz. [edirdi, 177]
  47. It ısırmas at tepmes time: İt ısırmaz, at tepmez deme; çünkü onların yaratılışı öyledir. [ısırdı, 178]
  48. Alplar birle uruşma, begler birle turuşma: Yiğitlerle vuruşma(savaşma), beylerle duruşma(onlara karşı direnme). [uruşdı, 182]
  49. İkki bogra igeşür otra kökegün yançılur: İki boğa dövüşür, arada sinek incinir. Bu sav, iki beyin çarpışmasında arada zayıfların ezilmesi üzerine söylenir. [igeşdi, 187]
  50. Usukmışa sakığ kamuğ suw körünür: Susamış olana serap bütünüyle su görünür. Bu sav, ihtiyacı olduğu nesnenin her şey tarafından yerine getirileceğini sanan kimse için söylenir. [usuktı, 191]
  51. Yalnğuk ürülmiş kap ol, agzı yazlıp alkınur: İnsanoğlu şişirilmiş tulum gibidir, ağzı açıldığında havası söner. [ürüldi, 195]
  52. Kuruğ yıgaç egilmes, kurmış kiriş tügülmes: Kuru ağaç eğilmez, kurulmuş kiriş düğümlenmez. [egildi, 198]
  53. Ögüngüçi üminde artatur: Kendini öven donunu pisletir. [ögündi, 203]
  54. Tay atatsa at tınur, ogul eredse ata tınur: Tay büyüyünce at dinlenir, oğul yetişince baba dinlenir. [atattı, 206]
  55. Tolum anutsa kulun bulur, tolum unutsa bulun bolur: Silahını hazırlayan tay da bulur, silahını unutan tutsak olur. Bu sav, her işte hazırlıklı bulunmayı emreder. [anuttu, 215]
  56. Suw içürmesge süt ber: Su içirmeyene süt ver. “Sana kötülük edene iyilik et” demektir. [içtürdi, 218]
  57. Tüzün birle uruş, utun birle üsterme: Yumuşak huylu kimseyle çarpış, alçak kimseyle yarışma; çünkü alçak kimse kabarır, kötülük eder. [üsterdi, 221]
  58. Bütün ümlüğ kança kolsa olturur: Donu sağlam olan nereye isterse oturur. Bu sav, temiz olanın hiçbir suçlamayla lekelenemeyeceğini bildirir. [olturdı, 224]
  59. Us üşgürse ölür: Akbaba bir adamın yüzüne karşı öterse uğur sayılmaz. Bu ölüme işarettir. [üşgürdi, 228]
  60. Kenğeşlig bilig üdreşür, kenğeşsiz bilig obraşur: Danışmayla olan bilgi güzelleşir, danışıksız olan bilgi yıpranır. [obraştı, 231]
  61. Sınamasa arsıkar, sakınmasa utsukar: İnsan sınamasa aldanır, sakınmasa utulur(yenilir). [utsuktı, 242]
  62. Tünle bulıt örtense ewlük urı keldürmişçe bolur. Tanda bulıt örtense ewge yagı kirmişçe bolur: Akşam vakti bulut kızarırsa kadın oğlu olmuş gibi sevinir. Sabah vakti bulut kızarırsa eve düşman girmiş gibi olur. Türkler, sabahleyin bulutun kızarmasını uğur saymazlar. [örtendi, 251]
  63. Yakadakı yalgagalı eligdeki ıçgınur: Yakadakini yalayacağım diye uğraşan elindekini de kaybeder (bugün: Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak, deyişi vardır). [ıçgındı, 253] / [yalgadı, 307, c: 3]
  64. Karga kazga ötgünse butı sınur: Karga kaza özenirse (onun gibi uçmaya çalışırsa) ayağı kırılır. [ötgündi, 254]
  65. Bir toyın başı agrısa kamuğ toyın başı agrımas: Bir toyun(gayri-müslim din büyüğü) başı ağrıdı diye bütün toyların başı da ağrımaz. Bu sav, arkadaşları bir şey istedikleri, kabullendikleri ve yedikleri halde, birinin bunu istememesi halinde söylenir. [agrıdı, 273]
  66. Sakak bıçar sakal oxşar: (Gizlice) çeneyi keser, sakalı okşar. Bu sav, hilesini dalkavuklukla saklayan kimse için söylenir. [oxşadım, 282] / [sakak, 286, c: 2]
  67. Alım keç kalsa adaklanur: Alacak(borç) geç kalırsa alacaklı ayaklanır. [adaklandı, 293]
  68. Ulugnı uluglasa kut bulur: İhtiyara saygı gösteren kişi kut(mutluluk, uğur) bulur. [ulugladı, 304]
  69. Yagını aşaklasa başka çıkar: Düşman küçümsenirse başa çıkar(tepene çıkar). [aşakladı, 305]
  70. Köp sögütge kuş konar, körklüğ kişige söz kelir: Gür söğüde kuş konar, güzel kişiye söz gelir. [köp, 319]
  71. Yıgaç uçunga yel tegir, körklüğ kişige söz kelir: Ağacın ucuna yel değer, güzel kişiye söz gelir. [köp, 319]
  72. Kim kür bolsa köwez bolur: Kabadayı olan adam kurumlu olur. [kür, 325]
  73. Kuzda kar eksümes, koyda yağ eksümes: Kuzeyde(dağın kuzey yamacında) kar eksik olmaz, koyunda yağ eksik olmaz. [kuz, 325]
  74. Kız kişi sawı yorıglı bolmas: Pinti adamın sözü(ünü, şöhreti) yayılmaz. Bu sav, adının iyi çıkması ve övülmesi için cömertlikle emredilen kimseye söylenir. [kız kişi, 326]
  75. Boş nenğge idi bolmas: Başıboş bırakılan malın sahibi olmaz. Bu sav, kendi malını koruması gereken kişi için söylenir. [boş, 330]
  76. Kış konukı ot: Kışın konuğu ateştir. [kış, 332]
  77. Kul yagı ıt böri: Kul düşman, köpek kurttur. Bu sav, kölenin efendisine karşı sevgisinin olmadığını göstermek için söylenir. [kul, 336]
  78. Kül ürkünçe köz ürse yik: Küle üflemektense köze üflemek daha iyidir. Bu sav, küçük işleri bırakıp büyük işler yapmayı öğütler. [kül, 337]
  79. Künge baksa köz kamar: Güneşe bakanın gözü kamaşır. [kün, 340]
  80. Kırk yılka tegin bay çıgay tüzlinür: Kırk yıla kadar zenginle fakir eşitlenir (Ölümle ya da zamanın değişmeleriyle zengin ile fakir eşitlenir). [kırk, 349]
  81. Tatsız Türk bolmas, başsız börk bolmas: Tatsız(Tat: Acem, Fars) Türk olmaz, başsız börk(yün başlık) olmaz. [börk, 349] / [Tat, 280, c: 2]
  82. Kara bulıtığ yel açar, urunç bile il açar: Kara bulutu yel açar; rüşvetle de devlet kapısı açılır. [bulıt, 354] Bu savın farklı şekli: Kalın bulutuğ tüpi sürer, karanku ışığ urunç açar: Kara bulutları tipi sürer, karanlık işi de rüşvet açar. [tüpi, 216, c: 3]
  83. Sögüt sülinğe kadınğ kasınğa: Söğüde tazelik, kayına sertlik (yaraşır). Bu sav, aslına çeken her şey için söylenir. [sögüt, 356] / [kadınğ, 369, c: 3]
  84. Koş kılıç kınka sıgmas: İki kılıç bir kına sığmaz. [kılıç, 359]
  85. Bar bakır yok altun: Var bakır, yok altın (Elde bulunan şey bakır gibi değersiz görünür. Elde bulunmayan ise altın gibi değerlidir). [bakır, 360]
  86. Kök temür kerü turmas: Gök demir boş durmaz (dokunduğu yeri yaralar, zarar verir). [temür, 361]
  87. Kök kirsün kızıl çıksun: Gök girsin kızıl çıksın. Kırgız, Yabaku, Kıpçak ve daha başka boyların halkı ant içtiklerinde, sözleştiklerinde, demiri ululamak için kılıcı çıkararak yanlamasına önlerine koyarlar ve böyle derler. Bu söz; “sözünde durmazsan kılıç kanına boyansın, demir senden öcünü alsın” demektir. Onlar demiri ulu sayarlar. [temür, 361]
  88. It çakırı atka tegir, at çakırı ıtka tegmes: Çakır gözlü köpek ata değer, çakır gözlü at bir ite değmez. Bunun nedeni; çakır gözlü at iyi görmez. Ondan kaçınmak emrolunuyor. [çakır, 363]
  89. Ol keçişni suw iletti: Su, o köprüyü götürdü(yıktı). Bu sav, geçen ve elde edilmesi imkansız olan iş için kullanılır. [keçiş, 369]
  90. Bu sözni sıdığdın sızıtma: Bu sözü dişlerinin arasından sızdırma. Sır saklaması için öğüt verilen kimseye böyle söylenir. [sıdığ, 374]
  91. Kuduğda suw bar, ıt burnı tegmes: Kuyuda su var, itin burnu erişmez. Bu sav, bir işi dileyip de eremeyen; başkasının yemeğine göz dikerek onu ele geçiremeyenler hakkında söylenir. [kuduğ, 375]
  92. Balık suwda közi taştın: Balık suda ama gözü dışarda. [balık, 379]
  93. Yadağ atı çaruk, küçi azuk: Yaya kimsenin atı onun çarığıdır, gücü kuvveti azığıdır. [çaruk, 381]
  94. Kuruk kaşuk agızka yaramas, kuruk söz kulakka yakışmas: Kuru kaşık ağıza yaraşmaz, kuru söz kulağa yakışmaz. [kaşuk, 383]
  95. Konak başı sedregi yeg: Çavdar başının seyreği iyidir; çünkü taneler seyrek olursa büyük olur, çok olursa küçük olur. Bu sav, istediğini elde etmek için az emek çekmek isteyen kimseye söylenir. [konak, 384]
  96. Neçe yitik biçek erse öz sapın yonumas: Bıçak ne kadar keskin olsa da kendi sapını yontamaz. [biçek, 384]
  97. Oglan biligsiz: Çocuklar bilgisizdir (Çocukların her şeye aklı ermez). [bilig, 385]
  98. Tezek karda yatmas, edgü ısız katmas: Tezek karda yatmaz, iyi kötüye karışmaz. [tezek, 386]
  99. Teşük suwda belgürer: Deşik, yarık suda belli olur. Bu sav, bir iş yaptığında övünen kimseye, işin iyiliği kötülüğü meydana çıktığında belli olur demek için söylenir. [teşük, 387]
  100. Aç iwek, tok tölek: Aç aceleci, tok sakin olur. [tölek, 387]
  101. Alp çerikde, bilge tirikde: Yiğit savaşta, bilge kişi toplantıda sınanır. [çerik, 388]
  102. Kaynar öküz keçiksiz bolmas: Kaynayan, coşkun nehir geçitsiz(köprüsüz) olmaz. Bu sav, herkesin şaşırıp kaldığı bir işte, çıkış yolu bulunabileceğini anlatmak için söylenir. [keçik, 390]
  103. Kılnu bilse kızıl keder, yaranu bilse yaşıl keder: Kendini sevdirmeyi bilen kızıl giyer, yaranmayı bilen yeşil giyer. Bu sav, iyiliğe ermek için güzel geçinmekle öğütlenen kadınlara söylenir. [kızıl, 394] / [bayın, 20, c: 2]
  104. Ot tütünsüz bolmas, yigit yazuksuz bolmas: Ateş dumansız olmaz, genç kişi günahsız olmaz. [tütün, 400] / [yazuk, 16, c: 2]
  105. Sabanda sandırış bolsa örtkünde irteş bolmas: Tarla ekilirken tartışma, antlaşma olursa harman zamanında kavga gürültü olmaz. Bu sav, sonunda kavga çıkmaması için işi başından sağlam tutmayı öğütler. [saban, 402] / [sandruş, 416, c: 3]
  106. Kadaş temiş kaymaduk, kadın temiş kaymış: Kardeş deyince dönüp bakmamış, kayın(akraba) deyince dönüp bakmış. Bu sav, akrabalar içinde kayınlara saygı gösterilmesi istendiği zaman söylenir. [kadın, 403] / [kaydı, 245, c: 3]
  107. Karı sawı kalmas, kagıl bagı yazılmas: Yaşlı kimsenin sözü bırakılmaz(dinlenir), asma bağının düğümü çözülmez. [kagıl, 409]
  108. Xan ışı bolsa katun ışı kalır: Hanın işi(emri) olunca hatunun(hanın eşinin) işi geri kalır, ikinci planda kalır. [katun, 410]
  109. Kagun karma bolsa idisi ikki eligin tegir: Kavun yağma edilse sahibi iki eliyle yakalar(müdahale eder). Bu sav, mal sahibinin malına düşkünlüğünü anlatır. [kagun, 410]
  110. Tün kününğ karşısı ol: Gece gündüzün zıttıdır. [karşı, 423]
  111. Kalın kolan çufgasız bolmas: Hayvan sürüsü kılavuzsuz olmaz. [çufga, 424]
  112. Karga karısın kim bilir, kişi alasın kim tapar: Karganın yaşlısını kim bilir, insanın içindekini kim sezer, kim anlar? [karga, 425]
  113. Tavgaç Xannınğ turkusı telim, tenğlemedip bıçmas: Çin hakanının ipeği çoktur ama denklemeden biçmez. Bu sav, her işte israfı terketmeyi ve tutumlu olmayı öğütler. [turku, 427]
  114. Kut belgüsi bilig: Mutluluğun, devletin işareti bilgidir. [belgü, 427]
  115. Tılın tergige tegir: Dille sofraya erişilir (İyi, güzel sözle nimete erişilir demek istiyor). [tergi, 429]
  116. Tegme kişi öz bolmas, yat yaguk tüz bolmas: Her adam sana benzemez, yabancı ile akraba bir olmaz. [tegme, 433]
  117. Öldeçi sıçgan muş taşakı kaşır: Ölecek sıçan kedi taşağı kaşır (bugün, eceli gelen köpek cami duvarına işer, dememiz gibidir). [sıçgan, 438] / [kaşıdı, 267, c: 3]
  118. Kuş yawuzı sagzıgan, yıgaç yawuzı azgan, yer yawuzı kazgan, budun yawuzı Barsgan: Kuşun kötüsü saksağan, ağacın kötüsü yabangülü ağacı(kuşburnu), yerin kötüsü bataklık yer, halkın kötüsü Barsganlılardır (Kaşgarlı Mahmud'a göre Barsgan halkı: “Huyu kötü ve pinti ” kişilerden oluşur). [kazgan, 439]
  119. Börininğ ortak, kuzgununğ yıgaç başında: Kurdunki ortak, kuzgununki ağaç başında (kuzgun, kurdun avına ortak olur ama kendi avını ağacın tepesine çıkarıp saklar). [kuzgun, 439]
  120. Ewdeki buzagu öküz bolmas: Evdeki buzağı öküz olmaz. Bu sav, şerefte ve fazilette yükseldiği halde ailesinin hala çocuk gördüğü kişiler için söylenir. [buzagu, 446]
  121. Yazıdakı süwlin edergeli ewdeki takagu ıçkınma: Ovadaki sülünü ararken evdeki tavuktan olma. [takagu, 447]
  122. Kek kördi keregü yüdti: Sıkıntıyı görünce çadırını yıktı, sırtladı (keregü: Türkmenlerce “çadır” demektir. Göçebeler “kışlık ev” anlamına kullanır). [keregü, 447]
  123. Küzegü uzun bolsa eliğ köymes: Kaldıraç uzun olursa el yorulmaz. Bu sav, oğlu çalışarak refah, rahat gören kişi için söylenir. [küzegü, 448]
  124. Kutsuz kuduğka kirse kum yagar: Talihsiz adam kuyuya girse kum yağar (kuyuyu kurutur). [kutsuz, 457]
  125. Neçe munduz erse eş edgü, neçe egri erse yol edgü: Ne kadar ahmak olsa da eş dost iyidir, ne kadar eğri olsa da yol iyidir. [munduz, 458]
  126. Öz köz ir kışlağ: Adam kendi işini kendi yaptı, başkasına bırakmadı. Bu, evin güney yanını alan adam gibidir; çünkü güney tarafında ot uzun olur, kışın kar az bulunur. [kışlağ, 464]
  127. Yer basrukı tağ, budun basrukı beg: Yere baskı yapan dağdır, halka baskı yapan beydir(yöneticidir). [basruk, 466]
  128. Çaxşak üze ot bolmas, çakrak bile uwut bolmas: Dağın taşlık yerlerinde ot olmaz, çıplakta da utanma olmaz. [çaxşak, 469]
  129. Sawın sagrakka tegir: Sözle(güzel sözle) sürahiye erişilir. İnsan güzel söz söylerse iyi ağırlanır, demek istiyor. [sagrak, 471]
  130. Tokum yüzüp kudrukta biçek sıma: Deriyi yüzüp bıçağı kuyruğunda kırma. [kudruk, 472]
  131. Kız birle küreşme, kısrak birle yarışma: Kızla güreşme, kısrakla yarışma. Bu, Hakanlılardan(Karahanlı) bir kızın gerdek gecesinde Sultan Mesud'u(Gazne hakanı) ayağıyla dokunarak yıktığı için Hakanlıların Sultan Mesud hakkında söyledikleri bir sözdür. [kısrak, 474]
  132. Kalın kaz kulavuzsuz bolmas: Kaz sürüsü kılavuzsuz olmaz. [kulabuz, 487]
  133. Eşyek ayur başım bolsa sundurıda suw içgeymen: Eşek, başım selamette olsa denizden su içerim der. Bu sav, dileğine erişmek için uzun seneler yaşamayı arzulayan kişi için söylenir. [sundırı, 492]
  134. At teküzligi ay bolmas: Atın alnındaki beyazlık ayın yerini tutmaz. Bu sav, büyük bir işin yerine küçük bir işin koyulmaması gerektiğini öğütler. [teküzliğ, 507]
  135. Subuzganda ew bolmas, topurganda aw bolmas: Mezarlıkta ev olmaz, kıraç topraklı yerde av olmaz. [subuzgan, 516]
  136. Sundılaç ışı ermes örtkün tepmek: Harman dövmek çayır kuşunun işi değildir. Bu sav, kuvvetli kişinin işini yapmak isteyip de gücü yetmeyen cılız kişiye söylenir. [sundılaç, 526]
  137. Boldaçı buzagu öküz ara belgülüğ: Öküz olacak buzağı bellidir. Bu sav, kendisinden her türlü iyilikler beklenen yiğit genç için söylenir. [belgülüğ, 528]
*   2. ve 3. ciltler devam edecektir...